SANSANA OCAKBAŞI
Eskiden Diyarbekir’de bir deyim vardı; “Delikanlının son kozu, ya kahveciliktir, ya da ciğerciliktir…”
Bu iki iş kolunu bazıları hor görme ve itibarsız olarak algılarlardı, bazıları da sermayesiz iş kolu olduğunu varsayarlardı…
O döneme göre kahvecilik; 40-50 adet kürsü, kürsülere göre sehpa, çay ocağı için bir mangal, suyu ısıtmak için bakır kazan ve ıvır-zıvır malzemeler bir de radyo tamam!
Eskiden kahvehanelerde oyun olmazdı, sohbet, hayata dair muhabbetler, siyaset ve ülke hakkında söylenceler olurdu, bir de dedikodu tabii…
Ciğercilik için de öyle düşünülürdü, öz sermayesi az olan iş kolu olarak görülürdü, eskiden ciğercilik ya seyyar arabalarda, ya da derme-çatma barakalarda hizmet verirlerdi, halbuki bu iki iş kolu kal û beladan beri Diyarbekir’de hizmet veren iki iş koludur…
Şimdiler de bu iki iş kolu revaçtadır, kahvecilik ve ciğercilik kenti ahtapot gibi sarmalamış, lüx mekânlarda hizmet verirler…
Mehmet Uzan İnönü Caddesi Nil pasajının altında Nil Otelini ve Murat 82 lokantasının işletmecisiydi, Nil Pasajı yıkılınca Beran Otelini kiralar…
Otele isim bulmaya çalışıyoruz, Divan Oteli, Villa Oteli, Günaydın Oteli uzar gider bu isim arayışı, Mehmet Uzan’ın müdürü Cemal Ateşoğulları bizden yaş olarak çok büyüktü, ilginç bir kişiydi zaten ilginç olmasaydı Mehmet Uzan’a müdür olamazdı…
Otelin ismi “Si” olsun dedi
–Cemal abi “Si” nin anlamı ne dedim
-“Si” Fransızca da evet demektir…
-Evet bır yağ markasıdır müdürüm…
-De get işen cahil, ne anlarsız siz…
-Biz Fransızca’ya Fransızız! Sen Urfa’nın filozofusun, biz cahalız!
Müdür Abe kızdı, yukarıya çıktı…
Mehmet Uzan yaşam dolu bir insan, hayatı ciddiye almayan ve her şeyin mizahi yönüyle ilgilenen, hayatı dolu-dolu yaşayan biri, güleç yüzlü, esprili bir arkadaş!
En sonunda Karaca Otelinde karar kılındı, otelin salonunu da ocakbaşı olarak tasarlandı yine isim arayışı başladı, Mehmet Uzan saksıyı çalıştırdı ve ilginç bir isim buldu “Sansana Ocakbaşı” oluverdi…
Diyarbakır deyimiyle; “Sen sahan pişir, sen sahan ye”nin kısaltılmasından “Sansana” ismini türetmiş…
Sansana ismi çok sükse yaptı, işi bilen bir kişi olduğu için kısa sürede işletme nam yaptı, belli bir süre sonra ikinci şubesini Ofis Ptt karşısında açtı…
Hürriyet Gazetesi yazarı ve karikatürist Nehar Tüblek bir arkadaşıyla birlikte kebap yemek için mekâna teşrif eder, mekânın ismine takılır Avrupada bir şehir ismi olarak algılar, işin içinden çıkamaz ve sorar:
-Ben Hürriyet Gazetesinden yazar ve karikatüristüm Sansana ne anlama geliyor çözemedim de?
Ve Mehmet Uzan anlamını anlatır…
Nehar Tüblek can kulağıyla dinler ve notlar alır, o anda mekâna yakışır bir karikatür çizer ve hediye eder…
Mekândan ve Mehmet Uzan’ın samimi, hoşsohbetinden dolayı köşesinde yazacağını söyler…
Bir gün sonra köşesinde yazar:
“Diyarbakırlı genç işadamı Mehmet Uzan birgün Adanaya gider, arkadaşları tarafından yemeğe davet ederler, gittikleri mekan et-mangal türü bir işletmedir. Adana ve Mersin’de et-mangal türü yerlere “Kendin pişir, kendin ye” denir.
Mehmet Uzan’da bunu Diyarbekir şivesiyle “Sansana” ismini işyerine verir…
Mehmet Uzan ele avuca sığmayan hiperaktif bir kişiliğe sahip, Ankara’da Çankayada karşılaştığımda lakabının “Keleşkof Memed” olduğuna şahit oldum…
Diyarbakır"da Sansana Memed, Ankara"da Keleşkof Memed, İstanbul"da Demirci Memed oluverdi…
Allah selamet versin kardaşıma….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.