Çok değil, daha bir hafta önce, İsrail /Telaviv’de, Fransa’da iki ayrı gösteriye tanık olduk. TV ekranlarından izlerken, göstericilerle polis arasındaki diyalog, pardon diyalogsuzluk dikkatimi çekti. Sade bir güvenlik tedbiri göze çarpıyordu, göstericilerle polis arasında göze göz, göğüs göğse bir temas söz konusu olmadığı gibi, iki tarafta pikniğe gelmiş gibi ayrı noktalarda duruyor vaziyetteydiler. Birbirlerini rahatsız etmeme üzerine yapılmış zımni bir anlaşmanın temsilcisi pozisyonunda demokrasi denemeleri yapıyorlardı.

Gaz, ters kelepçe, yere yatırma, sırtına basma, kemiklere yer değiştirme manevraları gibi hareketlere elbette ki tanıklık edemedik.

Dün Diyarbakır’da bunların tamamına tanıklık ettik.

Demokrasi arayışlarımız devam ediyor.

Seçimlere çok az bir zaman kaldı.

Dün Diyarbakır’da tanık olduğumuz görüntülerle yukarıda sözünü ettiğim İsrail ve Fransa’daki görüntüleri kafamda yan yana oturtamadım.

Yetkili yurttaş ile yetkisiz yurttaş arasındaki diyaloglarımızın nasıl olması gerektiğini her nedense belli bir rotaya koyamıyoruz.

12 Eylül 1980 öncesi ve sonrasından bugünlere uzayan süreçte, aynı halkın/halklarının çocuklarının birbirlerine zulmünü, baskısını hep ensemizde, iliklerimizde hissettik. Yasal, demokratik tepkilerin içselleştirilmediği, içselleştirilmek istenmediği yönetim anlayışlarının demokrasiyle çatışmasının önüne geçemediğimiz gibi, bu konudaki çabaların da hala beyhude bir noktada durduğunu söylemek sanırım haksızlık olmaz.

Evet, belki bugün için beyhude bir noktada duruyor olabilir, diğer her şeyde olduğu gibi, birçok değerimiz askıda duruyor gibi olabilir, ancak oradan inmeyecek düşüncesinin kalıcı olmadığını herkes bilmelidir.

15 Mayıs sabahından itibaren birçok şey, her şey yer değiştirebilir/değiştirecek de.

15 Mayıs sabahı bütün Türkiye, barışa, kardeşliğe, huzura, sevgiye, dostluğa uyanabilir/uyanacakta…

Evet, uyanacağız, güzelliklere uyanacağız.

Polis, Fransa’da, İsrail’de olduğu gibi, hakkı, hukuku için yürüyen yurttaşına yeri öptürmeyecek, beline oturmayacak, kemiklerinin yer değiştirmesi için hamleler yapmayacak.

Biz/Bizler yürümesek de, hak, hukuk, adalet için yürüyenlerin, bizlerin de hakkı ve hukuku için yürüdüğünün farkına, bilincine vardığımızda, zaten yetkili yurttaş ile yetkisiz yurttaş arasında herhangi bir farkın olmadığının gururunu hep birlikte yaşayacağız.

Merhaba demokrasi…