Katliamla Yüzleşirken İnsani Bakmak!
Dört yıldır başdöndürücü bir devinimle sadece kendi adını ezberletmekle kalmayıp Kürt halkının siyasi mücadelesini de farklı bir evreye taşıyan Rojava Devrimi bundan böyle de hayli konuşulacak gibi.
Dolayısıyla Amerikan Genelkurmayının Suriye Politikası üzerine fikir teatisinde bulunurken IŞİD gibi terörist örgütlenmelerden söz ederken bu mücalede önümüzdeki "yirmi yılı" dikkate almak gerek sözü bu manada boşuna edilmiş değil(di)!
20 Temmuz günü Suruç'da patlayan faili "belli" bomba 32 genç insanın paramparça olmuş bedenlerini öte yakaya gönderirken sanki ideolojilerden azade, insani bakmaya bir kez daha ihtiyaç var gibime geliyor.
Bir Kürt Anası adına paylaşılmış bir twet genel bir bakış açısının dışavurumu! Sahiden de Kürt sivil cephesinde böyle bir perspektif var. "Keşke o bomba bizim buralarda patlasaydı. Biz Kürtler alışığız. Ama batıdan gelen o çocuklar Misafirimizdi. Keşke biz ölseydik. Şimdi ne diyeceğiz o çocukların annelerine!" İşte tam da söze kilit vuran, susun artık bundan fazlasını söylemeyin ne olur dedirten kelamdır bu!
Peki o çocuklardan birinin yaptığına ne demeli! Sanırım Samsunluydu! Ya da her nereli ise, adını da unuttum. Adı da her ne ise! Giriyor bir dükkana, haylidir çok beğendiği ve sahiplenmek istediği parka'yı almak istiyor. Parası satın almaya yetmiyor. Parkayı giymişken parka ile o dükkanda bir fotoğraf selfisi çekiyor. Sonra da "alamadık bari sevdiğimiz parka ile bir kare fotoğrafımız olsun" diyor o çocuk.
Sonra o çocuk biriktirdiği harçlıklarıyla "satın alamadığı parka" yerine oyuncak alır ve yıkılmış, harap olmuş Kobanê yoluna düşer. Çocuklara oyun parkı yapmak, çocuklarla yeni bir dünya kurmak üzre!
Şimdi oturup düşünmek gerek bu iki örnek olay için. Bir yandan vahşi katillerin ve "Ağababalarının" patlattığı bombanın ortalığa savurduğu genç insan bedenlerinin parçaları ve silah değil oyuncakları her an, her saat kaç gündür gözlerimizin önünde.
Öbür yanda bir muktedir politikacının kem sözleri; "Suruç'da patlayan bombanın bulunduğu yerde neden hiçbir HDP'li yoktu"...
Aslında vardı da! Görülmek istenmedi. HDP'den Vekil adayı olan birinin eşi ve oğlu, ayrıca HDP'li bir kadın ilçe başkanı ve neredeyse tümü HDP'ye gönül vermiş aktivistler... Geçtik bunları içlerinde Suruçlu ya da başka şehirlerden HDP'liler olsaydı sevinecek miydin ey muktedir siyasetçi.
İşin doğrusu "İnsani hissiyatla" yoğrulmuş tavır alış ve eylemliliklerin katliamla "ödüllendirildiği" bir tuhaf çıplak gerçeklik bir yanda duruyor. İşte yanda ise insani yanımızı hızla yok saymaya yeltenen katillerle aynı dili konuşan vahşi bir muktedir kindarlığının siyasal öfkesi var.
O halde bütün zalimlere karşı yaşasın insana dair ruh halimiz demek geçti içimden, hepsi bu ve hepsi o kadar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.