Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme ve dizayn etme projesinin sonucu mu, başka bir durum mu bilemiyoruz. Ancak, projenin son derece kanlı ve dramatik bir sonuca hitap edeceğini şimdiden görmek mümkün. Şimdilik Şii-Sünni çatışmasından kaynaklı lokal bir durumun varlığına işaret edilse de, öyle olmadığını görüyor ve izliyoruz.

Bölgenin tamamını etkisi altına alacak fitil ateşlenmiş durumda. Fitilin diğer ucunun/uçlarının bağlı olduğu barut fıçısı yâda fıçılarının yeri belli değil. Suriye’deki durumu bir yıldan fazladır izliyoruz. Irak’taki durumu bekliyorduk, ancak bu kadar hunharca olabileceği aklımıza gelmemişti.

Her ne kadar Şii-Sünni çatışmaları olarak görünse ve yaşansa da, çatışmaların, katliamların temelinde yönetimlere hâkim olma çabası var. Bir diğer bakış açısıyla bölgedeki Laik yönetim biçimlerine karşı radikal İslam yönetim biçimlerinin sunulumu yapılmaktadır.

Arap devletleri bir yana Türkiye’de de radikal İslam yönetim biçimini arzulayanların varlığını biliyoruz, tanıklarıyız. Bu yönetim biçimini arzulayan bir kesimin düşüncelerinin varlığının gölgesinde Cumhurbaşkanlığı gibi son derece önemli bir seçime gidiyoruz. İlk kez halk cumhurbaşkanını seçiyor. Özeti, halk seçeceği için de buna başkanlık seçimi demekte de bir sakınca yok.

IŞİD gibi taşeron bir yapılanmanın tam da bu aşamada Musul’da Türkiye konsolosluğunu basıp rehin olayını gerçekleştirmiş olmasını, özellikle Şii Türkmen nüfusa karşı acımasızca katliamlar yapmasını kime/kimlere karşı nasıl bir mesaj olarak algılamak gerekir diye de düşünmüyor değilim.

Ortada Sünni bir blok oluşumunun varlığının pekişmesi konusunda ciddi bir çalışmanın var olduğunu, çok ince bir işçilik yapıldığını hissediyor ve anlıyoruz. Türkiye ve Federal Kürdistan Yönetimi bu çalışmanın tem neresinde bilemiyoruz. Irak’ın, Federal Kürdistan bölgesinin dışında Sünni ve Şii federasyonun olacağı da giderek kendini hissettiriyor.

Laik yönetim biçimiyle varlığını sürdüren Federal Kürdistan Yönetimi ile Türkiye’nin bundan sonraki süreçte radikal İslamcı yönetim biçimlerini düşleyen ve hayata geçirmeye çalışan mezhepçi kesimlerle olan ilişkilerinin dozu ve düzeyinin ne olacağı çok önemli.