Ülke topyekûn cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlendi. Ortada sıkıntılı bir durum var. Sıkıntılı olacağını biliyor ve tahmin ediyorduk. Bu konuda 29 Nisan 2014 tarihinde yazdığım bir yazı vardı, takip edenler yazıyı mutlaka hatırlarlar. Hatırlamayan ve okumayanlar için o yazıdan bazı bölümleri de aktararak bugünkü durumu değerlendirmek istiyorum.

İşte o yazıdan bazı bölümler;

Hatırladığım bütün cumhurbaşkanlığı seçimleri sorunlu oldu.

Hala sorun var.

Nedeni de; Devletin başına gelecek kişiyi seçerken önce dövüp, hırpalayan sonrada iş başına getiren bir sistemin varlığıdır. Her kesimin üzerinde mutabakat sağlaması gereken Cumhurbaşkanı adayı aranıyor, ama olmuyor.

Önümüzdeki sürecin görüntülerine şöyle bir bakıyorum;

Başbakan’ın Cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali yüksek görünüyor.

Benim naçizane önerim;

Muhalefet partileri de (CHP-MHP-BDP-HDP) Selahattin Demirtaş’ı aday göstersin, bu meseleyi de çok fazla tartışmayalım.

Bence uygun bir profil.

Hukuk fakültesi mezunu,

Milletvekili,

Bir partinin genel başkanlığını yapmış,

Genç ve toplumda bir karşılığı var.

Muhalefetin tek adayı olsun Selahattin Demirtaş.

Kürt kimliği nedeniyle Uluslararası kamuoyundan da destek alır.

Türkiye’nin, halkları için eşit yurttaşlık temelinde atacağı çok önemli bir adım olur.

Belli mi olur, bakarsınız ilk turda seçilir.

Olamaz mı? Bal gibi olur.

Demirtaş’ın muhalefetin adayı olma gibi bir durum artık söz konusu değil. Ancak, HDP’nin de Rıza Türmen yâda başka bir aday arayışına hiç gerek yok.

Ertuğrul Kürkçü grup toplantısında, Başbakan’ı köşkte görmek istemediklerini belirterek halkın oy vermemesini istedi. HDP’nin tek başına Cumhurbaşkanını seçme gücünün olmadığı da kesin. O zaman yapacakları tek şey; genel kabul gören Selahattin Demirtaş gibi bir ismi aday göstererek ilk turda ulaşabileceği en yüksek oy oranını yakalamak.

Cumhurbaşkanı ilk turda seçilmez ise, HDP’nin de asıl sorumluluğu o noktadan itibaren başlıyor demektir. İktidarın adayını mı, yoksa muhalefetin adayını mı destekleyecekler. Bu karar tarihi bir sorumluluk yüklüyor HDP’nin omuzlarına.

Bu işin dışında kalamazlar, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ‘boykot’ edemezler, ‘çekimser’kalamazlar. İş ikinci tura kalırsa, Ertuğrul Kürkçü’nün ‘Başbakanı köşk’te görmek istemiyoruz’ açıklamasından hareketle HDP’nin yapacağı tek şey; muhalefetin adayına oy vermektir.