İnsan ve Hakları
Dün, yani Pazar sabahı değerli arkadaşım İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici’nin bir gün önce hem mesajla hem de telefonla daveti üzerine Diyarbakır İnsan Hakları Derneğinin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda yapılan 13. Genel Kuruluna konuk olarak katıldım. Çok kalabalık ve temsil düzeyi hayli yüksek bir genel kuruldu. Ömrünün dört buçuk senesini mahpusta geçiren İhd eski başkanı Muharrem Erbey de eşi ve iki oğlu ile ordaydı, ayaküzeri selamlaşıp konuştuk.
26 yıl önce 1988 yılında İnsan Hakları Derneğinin Ankara’da genel merkez olarak kuruluşundan iki yıl sonra kuruldu Diyarbakır İHD.
Zor yıllardı. Çok net biliyorum, film şeridi gibi gözümün önünde. Ateşten gömleği sırtında her daim taşımakla eşanlamlıydı İnsan Hakları Derneği üyeliği, yöneticiliği.
Çok bedeller ödedi İHD, hem tüzel kişilik olarak, hem de üyeleri, aktivistleri, çalışanları ve yöneticileriyle…
En başında çok değerli dostum ve arkadaşım Vedat Aydın gelir. İHD’nin Ankara’daki genel kurulunda Kürtçe konuşması adeta infazının karar başlangıcı olmuştu.
Şimdi böyle rahat rahat Kürtçe konuşur, Kürdistan derken; insana kolay geliyor her bir şey. Ama bilinmeli ki her Kürt deyişin, her Kürdistan telaffuzunun arkasında ödenmiş muhteşem bedeller var. Rehavete kapılıp unutanlar unutulur.
Benim kanımca İnsan Hakları Dernekleri özellikle Kürdistan’da okuldu / okuldur. Bu okul olmanın farkındalığını yakalayanların başındakilerden biri Bingöl eski İHD Başkanlarından rahmetli Rıdvan Kızgın’dır.
Rıdvan, geriye bir kitap bıraktı, “Bir insan hakları delisi Rıdvan Kızgın”. Derlemesini ve editasyonunu ben yaptım. Hayatının en verimli çağında kansere yenik düştü. Tıpkı muhteşem edebiyatçı Mehmed Uzun gibi.
Rıdvan çocuklarına, ailesine sevenlerine bıraktığı mektupta diyordu ki; isteseydim belediye başkanı veya milletvekili olabilirdim, ama olmadım ve istemedim. Çocuklarım, size çıplak bir emekli maaşından başka bir şey geriye bırakamıyorum. Ne evim, ne arabam, ne de servetim var. Ama ardımda şerefli bir hak mücadelesi geçmişi(m) var. Bu size yeter.
Bence bütün hak mücadelecilerine yönelik bir manifestodur Rıdvan Kızgın’ın veda mektubu. Bedenini ölüme yatıranların çığlığıdır Vedat, Rıdvan ve diğer isimli-isimsiz ihd’li kahraman Kürt evlatları.
Bugün Kürt Siyasal Mücadelesinin kazanımları sonucunda gelinen göreceli rahatlık ortamında hak ihlallerine karşı mücadele edenler asla ve asla nereden nereye geldiklerini ve nelerin pahasına bugünlere gelindiğini hiç unutmamalılar.
İyi ki İnsan Hakları Derneği var diyeceğim tabii ki.
Ama bir yanım da diyor ki, keşke demokrasisi tekâmül etmiş bir ülke olsak da! İnsan Hakları Derneklerine hiç ihtiyaç olmasa…
Ve size bu satırları büyük bir katliam olan Dersim Tertelesinin 4 Mayıs 1937’nin yıldönümünde yazdığımı unutmadan tabii ki!
Şeyhmus Diken 04 Mayıs 2014 Diyarbekir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.