HANGİ ATEŞ DAHA YAKICI?
Bir taraftan iklim krizinin getirdiği mevsim sıcakları, diğer taraftan enflasyonun yarattığı çarşı pazarın ateşi hem canımızı hem de cebimizi yakmaya devam ediyor. İki sıcaktan da kaçamıyoruz. Evden dışarı adım atsak güneş, çarşı pazara çıksak fiyatlar yakıyor. İki ateş de bizi canımızdan bezdiriyor. Mevsimin sıcaklarından kurtulmak için bir ay daha dişimizi sıkıp sonbahar rüzgârlarıyla birlikte bu sıcaklardan kurtulma umudumuz var. Güneşin yakıcı ve kavuruculuğundan kurtulacağız. Havamız en azından daha serin olacak. Gündüzleri bu kadar bunalmayacağız. Şimdilik klimalı ortamlarda veya gölgelik alanlarda kalarak bir ölçüde de olsa kendimizi korumaya çalışıyoruz. En azından sonbahar ve kışın gelmesiyle birlikte bu yakıcı günler geride kalacak. Bunu bildiğimiz için bu günler geçer diyoruz.
Ama sürekli artış gösteren enflasyonun ateşinden ne zaman ve nasıl korunacağımızı bilmediğimiz için kaygılarımız devam ediyor. Bu konuda umudumuz gittikçe zayıflıyor. Üstelik daha da kötüye gideceği yönündeki kaygılarımız artıyor. Çarşı pazara çıktığımızda bir iyileşme belirtisi göremiyoruz. Cebimizdeki paranın alım gücü gittikçe düşüyor. Her evin temel tüketim malzemelerinden olan soğan patates gibi gıdaları eskiden çuvalla alırdık. Kavun karpuzu birkaç tane birden alırdık. Domatesi kasayla alırdık. Şimdi bazı sebze ve meyveyi kiloyla bile alamaz hale geldik. Kilodan taneye, karpuzda dilime düştük. Bazen karpuzu dilimle bile alamayacak durumdayız. Her evin her zaman sıklıkla kullandığı limon bile altın- döviz fiyatları gibi fırladı gitti. Limonun fiyatını 70-80 liraya satılır oldu. Yazın sıcaklarında serinlemek için limonatalar yapılır, salatalara, çorbalara bolca limon sıkılırdı. Artık öyle bolca limon sıkmak, limonata yapma devri geride kaldı. Damlası bile kıymetli oldu. Neredeyse mevsimi geçmek üzere olan meyvelerin kilosu 50-60 liradan aşağı düşmedi. Adı karpuzla da anılan Diyarbakır da karpuz yemek de lüks oldu. Tek alıp götürülemediği gibi diğer alışverişleri kısarak ancak dilim alıp eve götürülebilenler için yaşam hayalleri ve gelecek umudu nasıl iyi olacak.
Tarımda kendine yeter ülkeydik. Neden gıda ürünlerini bu kadar pahalı tüketir duruma düştük? Tarlada üreticinin elinden çok ucuza çıkan bu maddeler çarşı pazara, sofralarımıza neden bu kadar pahalı geliyor. Hayvancılıkta da yeterli durumdayken şimdi kasapların önünden geçerken bakmaya cesaret edemiyoruz. Bunların daha fazlasını sıralamak mümkün ama hepimiz günlük olarak yaşıyoruz. Ama en kötüsü çaresiz ve çözümsüz kalmamız bizi karanlığa itiyor.
Açlık ve yokluk sınırlarında yaşayan insanlar için mevsimin sıcaklarından mı yoksa piyasanın ateşinden korunmak mı daha kolay.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.