“Düşünmek için aklım, görmek için gözlerim var”
Küçük Kara Balık / Samed BEHRENGİ
Küçük Kara Balık çocuk kitabı olsa da, kanımca yetişkinlere de örneklik teşkil edebilecek bir azmin hikayesi. Her insanın yaşam içinde bir rutini muhakkak vardır. Bulunduğu ortam, iletişimde olduğu insanlar ve daha sayılabilecek birçok sebep, insan için vazgeçilmez bir tutku olabilir. Kimileri bu rutinden asla ödün vermez, kimileri de fıtratlarının gereğini yapar; sonucuna katlanır biraz da…
Eser, yılın en uzun gecesinde, yaşlı bir balığın denizin dibinde çocuk ve torunlarından oluşan on iki bin balığı etrafına toplayıp masal anlatmasıyla başlıyor. Masal, Küçük Kara Balık’ın bitmek tükenmek bilmeyen bir arayışından bahsetmekte. Elbette bu arayış sıradan ya da geçici duygularla oluşmuş bir arayış değil.
Hikayemizin baş kahramanı Küçük Kara Balık, annesiyle bir dere kenarında yaşamakta, fakat gözü uçsuz bucaksız denizlerdedir. Bir karış olan derede sabahtan akşama kadar birbiri ardınca, bazen de başka balıkların arasında gider gelir. Onun bir isteği de, ay ışığının bir kez olsun evlerini aydınlatmasıdır. Bu düşünceyle gözlerine uyku girmez olunca, annesiyle konuşur ve derenin sonunu merak ettiğini, bu düşüncenin aylardır kafasını meşgul ettiğini söyler. Annesi küçükken kendisinin de aklına böyle şeylerin geldiğini fakat derenin başı ve sonunun olmadığını söyler. Bu cevap Küçük Kara Balık’ı tatmin etmez ve annesine “Her şeyin bir sonu olmaz mı? Gece sona erer, gün sona erer; hafta, ay, yıl, hepsi biter” diye ikna olmadığını belli eder. Her ne kadar annesi yavrusunun aklını birilerinin çelmiş olduğunu düşünse de, Küçük Kara Balık kendisinin düşünmek için aklı, görmek için gözlerinin olduğunu dile getirerek, pek çok balığın yaşlandığında ömrünü boşa geçirdiğinden şikayet ettiğini, sonra da yapamadıklarından dert yandığını söyler. Düşünceleri onu harekete geçirir ve dünyada başka türlü bir yaşamın mümkün olup olamayacağını sorgular. Annesiyle aralarındaki diyalog başka balıklar tarafından duyulup hoş karşılanmayınca, dereden ayrılmak Küçük Kara Balık için kaçınılmaz olur.
Kendini çağlayanın sularına bırakır, o güne kadar bunca suyu bir arada görmemiş olmanın acemiliğiyle ne yapacağını bilemese de yüzüp dolaşır ve farklı farklı balıkların varlığına şahitlik eder. En sonunda binbir sıkıntıyla hayali olan denize ulaşır. Kendi gibi balıkların varlığı onu mutlu eder. Karşılaşmış olduğu onca tehlikeye rağmen, Küçük Kara Balık, namı-ı diğer; özgür ruh artık bedenen de özgürdür.
Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi (1939-1968) ,bu eserinde çocuklara insan olmanın düşünmek ve sorgulamakla başladığını, bunların insanı adil ve özgür kıldığını yalın bir dille okuyucuya anlatıyor.
Andre Gide’nin “insan kıyıyı gözden kaybetme cesareti olmadan, yeni denizler keşfedemez” sözüyle yazımı bitiriyor, iyi okumalar diliyorum.
Samed Behrengi, Küçük Kara Balık, Beyaz Balina Yayınları,78 Sayfa