DOĞRU SORULARI SORABİLMEK
Yaşıyoruz. Ama nasıl? Sanki kapana kıstırılmış gibi. Yaşadığımız hep bir gün öncesini aratır gibi devam ediyor. Bir yandan önceliğini bırakmayan ekonomik sıkıntı ve sorunlarımız başköşede yerini korurken diğer taraftan her gün kadına, doğaya, hayvana yönelik şiddet, eziyet de hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor. Günlük yaşamımızda bizi kaygılandıran bunca sorun çözüm beklerken bu sorunların hızla politikleşerek hemen bir kutuplaşma eğilimi göstermesi de farklı bir sorun oluşturuyor. Dolayısıyla çözülmesi gereken sorunları da çözümsüz bırakıyor.
Sorunların çözümünde ortak noktalar bulunamayıp bir kutuplaşma yaratınca; kutuplaşmaktan yorulan insanlar bir süre sonra da duyarsızlaşıyor. Bana necilik bizi teslim aldıkça da içten içe çürüme başlıyor. Geleceğe dönük kaygılarımız, günlük yaşamdaki üzüntülerimiz bizi içten içe kemiriyor. Bu duygusal kopuş da zamanla bizi biz olmaktan çıkarıyor. Ama sorunlar tüm ağırlığıyla herkesi içine almaya devam ediyor.
Sokakta gezerken ya da kent içinde otobüsle bir yere giderken insanlara bakınca; yüzlerine yansıyan hüznü, çaresizliği ve derinden derine işleyen sızıyı biraz gözlemci olunca çok rahatça görmek mümkün. Bu duygusal ve moral çöküşü insanların omuzlarının çöküklüğü, yüzlerindeki ifadelerde çaresizliği okumak mümkündür. Sorunlar karşısındaki çözümsüzlüklerini yeterince dışa vuruyorlar. Boşuna dememişler ‘Yokluk mertliği bozar’ ve ‘Yokluk insanı namerde muhtaç eder’ Diye. İnsanlar gurundan bu durumu dışarıya yansıtmamaya çalışarak, yokluğunu içine gömmeye çalışsa da yaşadıklarını birçok davranışı ele vermektedir.
Gece kafasını yastığa koyduğunda yokluğun hüznü ve çaresizliğinde gözlerini kapatsa bile sabaha kadar vakti geçmeyecektir. Göreceği rüyalar bile gamdan kasavetten tarumar olacaktır.
Güneşin çekilmesiyle kentin üzerini kapatan karanlık yokluğu, yoksulluğu sabaha kadar gizlese de yeni günün doğuşu ona bir önceki günden değişen bir şeyin olmadığını hatırlatacaktır.
Gün dönüyor, zaman eskiyor, doğa kendini yeniliyor, akşam bıraktığı tomurcuk sabah açıyor. Yarım kalan şarkılar gibi yarım kalan hayaller gibi mi hayatı devam edecek? Kentin kalabalıklarında kaybolmadan hayata nasıl tutunacağının sorularıyla yeni gün kapıyı çalacaktır. Acaba yaşamımda neden değişiklik olmuyor diye sorabilecek gücü kendinde bulabilecek mi? Yaşamın dönüm noktası doğru soruları sorabilmekle başlıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.