Basın bayramına denk getirilen bir tanışma toplantısı gerçekleşti. Diyarbakır'ın yeni valisi Murat Zorluoğlu ve ekibi ile tanıştık. Yaklaşık 5 yıldır ilk kez bir valiyle aynı masada oturdum. Konuştuklarını pür dikkat dinledim. Konuşmasının tamamı, sorulan sorulara verdiği cevaplar, kent odaklıydı, aynı zamanda çözüme dönük mesajlar içeriyordu.

Dinlemesini ve dinletmesini bilen tarzının ‘Mülkiye’ genetikli olmasından kaynaklı diye düşündüm. Diyarbakır’a, sorunlarına, aynı zamanda çözüme dönük anlatımları dikkat çekiciydi. Diyarbakır’a gelmeden, kentle ilgili bir çalışma yaptığı, geldikten sonra ise konulara daha da yoğunlaştığı verdiği cevaplardan çok net anlaşılıyor.

Diyarbakır’ı tanıtım stratejisiyle nasıl bir başlangıç yapılması gerektiğine vurgu yaparken, kentin dinamikleriyle ortaklaşarak işe başlanacağı vurgusu önemliydi. Çizilecek stratejinin detayları arasındaki öncelikli konular, Tarih, Kültür, Turizm, Sanayi, İstihdam, Yatırım gibi gerçekten kentin ihtiyaçlarına hitap eden ana başlıklar olunca, pür dikkat dinledik.

Kamuoyunun, gazetecilerin en çok merak ettiği DEM Partili Belediye Başkanlarıyla nasıl bir yol haritası çizileceği konusuna verdiği cevap, uzun zamandır unuttuğumuz devlet adamı üslubunu hatırlatması da önemli bir anekdot oldu.

Vali bey'in hukuk devletini tanımlaması açısında önemli ifadeleri şöyle idi;

“Mesele seçilmek yâda atanmak değil, asıl önemli olan üstlenilen görevi layıkıyla yerine getirmektir. Atanmışların görevi belli, halkın seçtiği yerel yönetimlerin görevleri belli. Türkiye bir hukuk devletidir. Herkes işini, görevini yapar. Valiliğin görevi koordinasyonu sağlamaktır. Belediyelerin, kamu kurumlarının koordinasyonunun sağlanması için gereken yapılacaktır, bundan kimsenin şüphesi olmasın.”

Bu ifade, bana göre ‘kayyum’ tartışmasını ortadan kaldıran ciddi bir mesaj niteliğindedir.

Bütün Demokratik hukuk devletlerinde atanmışlar ve seçilmişlerin görev tanımı bellidir. Biri diğerinin görev alanına müdahil değildir, ancak koordinasyon, işbirliği, diyalog, birlikte üretim ve çözümler toplum yararına olacağı için ortaklaşırlar. Toplumsal uzlaşı da bu noktada başlar. Kamu kurumları ile belediyeler arasında koordinasyonu organize edecek kapasite ve azmi olan bir Valinin kentin vizyonuna katkısı büyük olur.

Sanırım, Vali beyin amaçladığı da, kentin bütün dinamikleriyle ortaklaşarak ‘Diyarbakır Vizyonu’ yaratmak. Daha doğrusu var olanı yok etmeden, üstüne koyarak yeni formatta yeni bir vizyon anlayışı.

Kayyum yok ise, herkes görevini yapar, toplumda izler, doğru olanı alkışlar.