Devlet-Millet ‘Küslüğü’
Devlet, vatandaşının güven içinde yaşamasından sorumlu olduğu gibi, yaşam koşullarını kolaylaştırmak için de gereken düzenlemeleri yapmak zorundadır. Vatandaşında devletine karşı vergi, askerlik gibi sorumlulukları vardır. Bu sorumluluklar devletin yaptığı planlamalara uyularak yerine getirilir. Çark, düzen böyle yürür. Karşılıklı sorumluluklar yerine getirildikçe, bir sıkıntı yaşanmaz, ayrıca yaşanmasına da gerek yoktur.
Devlet ile vatandaşı arasındaki sıkıntılar genelde beceriksiz, sorumsuz iktidarlar döneminde yaşanır. Halkın verdiği yetki ile Devlet erkini yürütenler, ne zaman ki kendilerini devletin kendisi olarak görmeye başlamışsa, o zaman sıkıntı başlamıştır, Devlet-vatandaş ‘küslüğü’ söz konusu olmuştur.
Örnek, şimdi yaşadıklarımız.
Bu iktidar dönemi, devletin de vatandaşın da ayrı, ayrı yorgun, bitap düştüğü dönem oldu. Hatta çaresizliğe kadar uzanan bir ruh halinin hâkimiyetiyle, gelecekten umut kesilen bir dönem oldu. 12 Eylül Cunta dönemi bile bütün sıkıntılarına rağmen halkta umutsuzluğa neden olmamış, aksine mücadele azmini, gelecekle ilgili umudu diri tutmuştur. Her şeye rağmen bu süreçler, insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan, işkence, baskı, zulüm süreçleridir.
Doğal olarak bu süreçler, erki elinde bulunduranların uygulamaları nedeniyle devletle vatandaş arasındaki bağın kopmasına, tabiri caizse ‘küslük’ e neden oluyor.
İktidar kendine devlet olma rolü biçtiği için, Cumhuriyetin yarattığı bütün değerleri özelleştirme adı altında paraya çevirince, vatandaşta bazı kurumların gözünde ‘Yolunacak kaz’ olarak görülmeye başlandı.
En başta özelleştirilen elektrik kurumları var. Bizim bölgede DEDAŞ var. Hadisesiz bir günü yok DEDAŞ kurumunun. Ya fahiş faturayla ya da borç yüzünden sürekli kestikleri elektriklerle gündemdeler. Dün yine Şanlıurfa’da gündem oldular. Mısır üreticilerinin elektrik kesintileri nedeniyle mahsulü yok olmuş, isyan ediyor. Kimsenin umurunda değil. Adam basmış parayı almış kurumu. Umurunda mı vatandaşın ürünü, tarlası, ekonomisi, ‘Getir paramı’ diyor.
Devlete ve millete ait olanlar şahıslara satılınca, ortaya böyle bir tablo çıktı, sonra da Devlet-Millet ‘küslüğü’ başladı. Uçurum yarattılar. ‘Parası olan yaşasın, olmayan ölsün’ mantığı ön plana çıkınca, ‘ölsün’ denilenler ağırlıklı yoksul halk oldu, küslük meselesi de bu noktada başladı.
Barışmak zor mu?
Elbette değil.
Bu iktidar gider, durum normale döner, Devlet-Millet ‘Küslüğü’ de sona erer.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.