Devlet keyfi yönetilemez!
Devleti kuranlar keyfine göre devleti yönetmediyse, onlardan sonra göreve getirilenler de keyfi yönetemez. Son dönem devlet erkini sandık yoluyla devralanlar keyfi yönetme gayreti içinde olup bu gayretlerini hala sürdürüyorlar mı?
EVET.
‘Göreve getirilenler’ diyorum, çünkü iktidarları belirleyen, onlara görev veren halktır.
Halk, yönetme talebinde bulunanlar arasında kendisine uyanı, uygun olanı tercih eder, kendisini yönetmesi için yetki verir.
Bu yetki;
Hak-hukuk içindir
Adalet içindir.
Eşitlik içindir.
Demokrasi içindir.
Refah ve huzur içindir.
Karşılıklı güven içindir.
Malının, mülkünün, namusunun, ırzının korunması içindir.
Bu yetki, toprakların, bayrağın, devletin en iyi şekilde korunması ve kollanması içindir.
Yetkinin keyfi kullanılma gibi bir lüksünün söz konusu olamayacağını biliyoruz.
Demokrasi adına alınmış yetkiler halk adına kullanılacağı yerde eş, dost, akraba, yakın çevreler için, onların huzuru için kullanıldığında yönetenlerle yönetilenler arasındaki sözleşme fiilen sona ermiş demektir.
Bana göre; geldiğimiz aşamada bu yönetimle halk arasındaki demokrasi akdinin bütün maddeleri yok hükmündedir, sona ermiştir. Bu akdin bir şekilde yenilenmesi gerekiyor, ancak bunlarla değil. Keyfe göre idare ile geri dönülmez bir noktaya doğru gidiyoruz.
İşte o nedenledir ki, geriye dönüşü ya da iyiye doğru gidişi sağlamak için bunlara ‘Bu kadar keyif’ yeter demek gerekiyor. Yönetme ile ilgili bütün becerilerini kaybeden yöneticiler genelde kendi yarattıkları girdabın içinde kaybolup giderler. Dünyanın herhangi bir ülkesinde de böyledir.
Kalmakta ısrar eden yönetimler, hem kendilerine hem de ülkeye büyük zarar veren yönetimlerdir.
*
Ekonomik kriz bir yana, Cumhuriyet Halk Partisinin son iki hamlesi iktidar ve yandaşlarını gerçekten paniklemesine neden oldu.
SADAT ve ABD’ye para akışı ile ilgili yerinde ve zamanında yapılan iki hamle, CHP’nin siyaseten ağırlığını iyice koyduğunun göstergesi olarak yansıdı, iktidarın, AK Parti yöneticilerinin panik halini ortaya koydu.
Savunmalar gerçekçi değildi, zaten kimse de inanmadı.
Bundan sonra da iktidar ne yaparsa yapsın, güven ile ilgili sorunu çözme şansı yok. Diğer sorunların tamamının çözümü de güvene dayalı olduğuna göre, halk kendi adına sözleşmeyi iptal etti anlamı çıkarabiliriz. Bundan sonraki kalışlar ‘Gasp’ ve ‘çökme’ olarak da tanımlanabilir.
Sonuç; devlet keyfi yönetilemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.