Çocuklar gömüldü, şimdi siyaset zamanı!
Ölümün gölgesinde siyaset yapmaktan daha tehlikeli bir şey düşünmüyorum. Ne yapılırsa yapılsın, hangi vaatler verilirse verilsin ülkesinin yarınını, yarının güvencesi gençleri düşünen, onların ölümüne razı olmayanlar o vaatlere bir yerleri ile gülerler/gülüyorlar. Bir miktar bir yerlerini oynatmayıp gülmeyenler var, onlarda bir süre sonra kendi hallerine gülerler.
Hiçbir vaat, o vaatten kaynaklı hiçbir makamın gencecik insanların yaşamından daha önemli olmadığını çok iyi bilenlerdeniz. Çocuklar gömüldü, 30 Mart’a şunun şurasında ne kaldı. Sayılı gün çabuk geçiyor.
Sayılı gün kapsamında birkaç genç daha ‘gitti-gidiyor’ alışverişine kurban edilse ne olur!
Diye düşünenler de yok değil bu ülkede. Her zaman varlar, istedikleri veya istenildiği zamanlar, ya yarım yâda derin uyku halinde olurlar. İhtiyaç hâsıl olduğunda duruma göre yarım ve derin uykularından kalkıp işlerini görürler. İş gördürenlerde önlerindeki engeller ortadan kalktığı için bir süre daha mutlu ve mesut bir yaşam sürdürürler bir sonraki kaotik ortamların nasıl olacağının hesap-kitabını yaparak.
Bu ülkenin, bu coğrafyanın vaatten çok daha önemli şeylere ihtiyacı var. Bunlar gerçekleşmediği sürece, kasalar-paralar-yatlar-hamamlar-mevki-makam-yönetme egoları gerçekleşse ne olur?
‘Gitti-gidiyor’ bir yaşam mı?
İnsanca bir yaşam mı?
Tercih hakkı toplumun.
Hangisini seçersen o çıkar falın.
Seçerken vaatten çok daha önemli şeylere göz atılmadığı, tercih hakları o yönde kullanılmadığı sürece ölümlere alışmış coğrafyalarda ölüm oranlarının her zaman artma ihtimali vardır.
Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, eşit yurttaş haklarının, bağımsız yargının, düşünce ve fikir özgürlüğünün olmadığı, insanların ayrıştırıldığı, ötekileştirildiği, olması gereken bu değerlerin tamamının siyasete kurban edilmek üzere yere yatırıldığı bir coğrafyada bıçağın kemiğe dayandığı andır.
Bir taraftan ölümlerin sona erdirildiği dönemin geride bırakıldığı ile övünülürken, diğer yandan gencecik çocukların toprağa gömülüşü seyrediliyor. Bu seyir üzerinden de politik argümanlar geliştiriliyor, politik kamplaşmalara zeminler hazırlanıyor. Bu ortam, şimdilik ışığını göremediğimiz uzun ve karanlık bir tünelin içinde olduğumuzun resmini önümüze koyuyor. Türkiye halkları gelinen noktada bu resmi çok iyi okumak ve yorumlamak durumunda.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.