Yerel seçimin yapılmasına sayılı günler kaldı. Gündem yerelden çok genel seçim havasında gidiyor. Türkiye’nin çözüm bekleyen sorunları gündemin tam ortasına oturduğu için, seçim çalışmaları gergin ve sıkıntılı geçmektedir. İktidar ve ana muhalefet partilerinin söz düelloları çok sert geçiyor. Sözler kılıçtan keskin.

        Ergenekon tahliyeleri gündeme girmeden, kamuoyu daha ne olduğunu anlamadan; bu tahliyelerin şokunu yaşarken, Berkin Elvan’ı kaybettik. Berkin Elvan’ın kaybı üzerine gelişen tepkiler çok güçlü oldu. Kamuoyu vicdanı adeta isyan etti. Adeta Gezi olaylarında hayatlarını kaybeden gençlerin simgesi haline geldi. Hayellerinden koparılan çocukların kaybına kamuoyunun öfkesi sınırsız. Bu tepkileri bastırmak için emniyet güçlerinin kullandığı şiddetle, toplumsal tepkilerin bastırılmasında kullanılan güç ve araçların tartışmasıyla; siyaset gündemi iyice karıştı.Kamuoyu, basın bu gündem enflasyonu içinde neyi, nasıl takip edeceğini şaşırdı.

         Hızlı gündem değişmeleri sorunlara kaynaklık eden demokrasi ve demokratikleşme sorunlarını da sürekli ertelemektedir. Erteleme ise; sorunların çözümsüzlüğe mahkum edilmesi anlamına gelmektedir. Değişimde ayak diretenlerin amacı da zaten budur.Kısacası; dönüp dolaşıp aynı başlangıç noktasına gelmekteyiz. Demokratikleşme, değişme ve dönüştürme konusunda verilen umutlar vaatler; önceden beri olduğu gibi, başka bahara kalmaktadır.

         Necmettin Erbakan zamanında çok kullandığı meşhur ‘’pansuman tedbirleri’’yle, yamalı bohça misali demokrasi kulvarında yol almaya çalışıyoruz. Her iplik çekildiğinde bohçamızdakiler döküldüğü için başlıyoruz dökülenleri toplamaya; sonuç ne oluyor? Mehter marşı yürüyüşü gibi, iki ileri bir geri gidiyoruz.

         O zaman ne yapmamız, nasıl davranmamız gerekmektedir? Demokrasi, bizi yöneten iktidarlar tarafından geliştirilmiyor, ya da geliştirme kudretini gösteremiyorlar. O zaman demokrasi bizler için bir ütopya olarak mı kalacak? Emekçi yoksul kesimlerin demokrasi istem ve özlemleri daha kaç bahar bekleyecek? Hayatları hep beklemeyle mi geçecek? Bu topraklarda yaşayanların, demokrasiyle yönetilme hakkı olmayacak mı?  Bizler göremedik, nasıl olduğunu anlayamadık bari çocuklarımız, torunlarımız görsün diyerek ihaleyi onların sırtına yükleyerek babalarımızın dedelerimizin yaptığı gibi işin içinden sıyrılacağız.

        Demokrasinin inşasında halk olarak özne olmamız, ütopya olmaktan çıkaracaktır.