CHP ve İktidar vizyonu
Cumhuriyet Halk Partisi’nde uzun yıllardan sonra ilk kez toplumun beklentilerine cevap niteliğinde farklı ve iktidara yakın duran bir vizyon, açılım görmeye başladık.
Muharrem İnce’nin genel Başkan adaylığı ile başlayan hareketlilik, ardından taban baskısı CHP’nin kendi içinde iktidar arayışını hızlandırdı. Yine taban ve seçmenin sürekli gündemde tuttuğu ön seçim talebinin genel merkez tarafından dikkate alınarak gerçekleştirilmiş olmasının verdiği rahatlık, Doğu ve Güneydoğu illeri hariç Türkiye’nin diğer illerinde ciddi anlamda bir sinerjinin doğmasına yol açtı.
Biz bu gelişmeleri izleyip, geleceğe dönük yansımalarının ne olacağına dair analiz yapmaya çalışırken, 19 Nisan Pazar günü Ankara’da gerçekleşen aday tanıtım toplantısında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı seçim bildirgesindeki ana başlıkların doyurucu içeriğinin toplumun tüm kesimlerini kapsayıcı nitelikte olması, seçim vaatlerinin ötesinde iktidar olma vizyonuna hitap etti.
200 sayfalık ‘Toplumsal manifesto’ olarak adlandırılması mümkün seçim bildirgesinde toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren ve kapsayan çözüm önerilerinin ‘umutlu bir gelecek için büyük dönüşüm hedefleri’ ana başlığıyla buluşmuş olması ise son derece iddialı bir çıkışın hedeflendiğini de ortaya koydu.
CHP, belki de son 20-30 yılın en kapsamlı seçim manifestosu ile seçmenin karşısına çıkıyor. Sadece kendi tabanını ve seçmenini ikna etmek üzere yapılmış bir hazırlık değil. Tüm kesimlerin sorunlarının çözümü için yapılmış ciddi bir çalışma.
200 sayfalık seçim bildirgesindeki çözüm önerileri ve iktidar olunduğunda yapılması gerekenlerin A’dan Z’ye altının çizilmiş olması, AK Parti iktidarı döneminde yaratılan içinden çıkılmaz sorunların bir özeti olarak da karşımıza çıkıyor.
AK Parti iktidarının içinden çıkılmaz sorun haline getirdiği Kürt meselesinin çözümü konusundaki ana başlık altındaki öneriyse son derece makul. Gelinen nokta açısından içinden çıkılmaz hale gelen Kürt meselesinin çözüm adresi olarak TBMM’nin gösterilmiş olması, sorunu çözmeye yönelik tüm girişimlerin şeffaf ve hukuka uygun olmasının sağlanacağının deklere edilmiş olması ise evrensel değerler açısından son derece önemli.
Çözüm ve barış süreci nedeniyle AK Parti iktidarının değirmenine sürekli su taşıyan Kürt seçmenin 7 Haziran seçimlerinde, orada duran ‘kerhen’ oylarını HDP’ye taşıyacağını biliyoruz. Bu kesim CHP’ye oy veremese dahi, Kürt meselesinin çözümü konusunda CHP’nin sosyal-demokrat anlayışının AK Parti’den daha ileri bir noktada durduğunu görmesi ya da bu konuda kafa yorması bile gelinen aşamada demokrasi adına yeterli bir duruş olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.