Çaresizliği delen bir umut olmalı
Naci Sapan
Hiç içimden gelmedi Yeni yıla 'merhaba' demek.
Nedenlerini sıralamaya gerek yok.
Hepimizin bildiği malum nedenler.
Hendeğe hapsedilmiş siyaset ve onun üzerinden atlamaya çalışan tank, top ve yeniden inşa edilmiş bir devlet anlayışı var karşımızda.
Hani demokrasi ile taçlandıracaktık Cumhuriyeti?
Nasıl olacağını bilmediğimiz bir başkanlık sistemi uğruna kaybedilmiş canlar olmayacaktı.
Kendi topraklarında mülteci edilmiş, yardımlarla 'dilenci' kılığına sokulmuş bir halkın hikâyesini yazıyor gazeteler. Kobane deneyiminden antrenmanlı yazarlar, çizerler, gazeteciler kuyrukta, hikâyeleri çoğaltmak için. Siyaseten değil, açlıkla mazlumlaştırılmış bir halkın fertlerinin hikâyelerini yansıtmak için yarışıyor.
Çatışan iki el uzanmış, yara sarmaya çalışıyor.
Bir taraf ‘devlet mağdur etti’
Diğer taraf ‘örgüt mağdur etti’ diyor.
Yarattıkları tablonun mağduru, bu ortak mağduriyetin ‘Dileneni’ konumunda ise kadim kentin halkı var.
Oysa siyaset mağduruydu bu halk!
Diyarbakır’ın, Diyarbakır halkının bir şeylere dilenen değil, direnen yanında, ‘kaburgasının kalın’ olduğu söylenir ve bilinirdi. Şimdi yardıma muhtaç, bir şeylere ‘dilenen’ ‘dirençsiz’ yanı ön plana çıkarılmış, yardım kampanyaları ile desteklenen ihtiyaç listelerinin içine mahkûm edilmiş ‘dirençsiz’ bir görüntünün esiri olmaktan daha ağır bir durum olabilir miydi Diyarbakırlı için?
Çaresizliğe itilenler için çare arayanlar itenler olduğunda, itilenlerin çareyi yakalaması belki zaman alabilir. Ancak, aldığı yarayı mutlaka tamir edecektir Diyarbakır tarihi genetiğinden miras kalan direnci sayesinde.
Geçer mi?
Elbette geçer
Her ne kadar yeni yıla ‘merhaba’ demek gelmediyse de içimden, Mutlu bir yıl dilemekten alıkoyamaz ruhumda, bünyemde beni umutsuzluğa mahkûm etmek isteyen burukluk. Her zaman bir umut vardır, mutlaka olmalı. Bütün umutsuzlukları, olumsuzlukları, dayatılan faydasızlıkları delip-geçen bir umut mutlaka olmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.