NACİ SAPAN

NACİ SAPAN

Benim adayım Demirtaş!

Benim adayım Demirtaş!

Demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla; fikir ve düşünce özgürlüğü gibi en temel insan haklarına sahip bireyler olarak düşüncemizi paylaşmaktan daha doğal ne olabilir ki!

İleriye dönük öngörü yapma, geleceğimiz hakkında birkaç kelam etme hakkına da sahibiz. Bir şeyler gerçekleştikten, olduktan sonra, ‘rol’ çalıp ‘Ben demiştim’ piştisine düşmemek için bireylerin, toplumların geleceğe dair öngörülerini söylemesinde bence hiçbir sakınca yok.

Olur ya da olmaz; ancak olma ihtimali mümkünler üzerinden söylenenler mutlaka tarihe not olarak düşer!

Biz de notumuzu; insandan, yaşamdan, barıştan, huzurdan yana koyalım.

Yani; konuşalım, tartışalım, gündem yaratalım, kesin ve keskin yargılarla olmaz denilenlerin olabilirliği üzerinden ‘beyin fırtınası’ yaratalım. Dünyada ve özellikle Ortadoğu’da çok hızlı gelişmeler yaşanıyor. Dengeler ve iklimler neredeyse ‘sabun köpüğü’ misali değişiyor. İnsan profili, düşünceleri ve yaklaşımları akıl almaz bir süratle değişim ve dönüşüm yaşıyor.

Bizler; geride bıraktığımız yüzyılın yarısını yaşayanlar, yeni yüzyılın da çeyreğine tanıklık ediyoruz. Çok kıymetli bir nesil olduğumuzun altını çizmek lazım. Darbelerin, iç çatışmaların, parti içi iktidar savaşlarının, yaşanan ve yaşatılan tüm krizlerin tanıkları olarak, herkesi çok iyi tanıdık ve gördük.

Çok sayıda tecrübelerimiz birikti. Her şeye rağmen toplumsal dirençlerimiz oluştu, olgunlaştık, güçlendik!

Ve en önemlisi de; bütün yaşanmışlıklara rağmen Türkler Kürtlerden, Kürtler de Türklerden vazgeçmedi, birlikte yaşam profilini terk etmedi. Herkesin görmesi, anlaması, dinlemesi, mülahaza etmesi gereken temel meselelerden biri bu olmalı.

Kürt Meselesi her zaman en can yakıcı gündem olmasına rağmen, meselenin hepimiz üzerindeki ortak ağırlığını bilmemize rağmen biz; ‘ortak tasa’da ortaklaşmalar yaşadığımız coğrafyanın bir gerçeği olarak ısrarla çözüm isteyenler, bu meseleyi çözmeye dair ‘iyi huylu bir virüs’ ün esiri olduk.

Ne dedik?

Bu işin içinden parçalanmadan, bölünmeden çıkmak mümkün mü?

Mümkün!

Gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz.

Uluslararası güçlerin hesabı var, bunu hepimiz biliyoruz.

Bu coğrafyada yaşayan bütün kimliklerin, dinlerin, halkların da, yüzyıllardır birlikte yaşamak gibi çok kıymetli tecrübesinden kaynaklı ‘ortak hesabı’ olmalı ve bu hesap; ‘birlikte, eşit yaşamak’ tır diye düşünüyorum; düşünce özgürlüğünün sınırlarına olan saygımı paylaşarak!

Her ne kadar başka amaç ve saiklerle yapıldığına dair düşünceleri uyandırsa da genel itibariyle Sayın Devlet Bahçeli’nin başlattığı süreç de bu düşünce ve öngörülerimi doğrular tavırdadır. Herhangi bir amaç ve saikle yapıldığı düşünülse de önemli olan nokta; doğru müdahalelerle, doğru yaklaşımlarla olması gerektiği gibi demokratik bir sürece, ‘ortak tasa’ ya çekebilmektir meseleyi.

Bu noktadan tavırla başlayan yol güzergâhının sağlıklı inşasının da önümüzdeki yılların ve yüzyılın imarına da büyük katkısı olacağına inanıyorum.

Abdullah Öcalan figürünün de bu anlamda çok ciddi bir aktörlüğe dönüşeceğini müzakereye konu yapmamız halinde; çatışmalı siyasi zeminden, demokratik siyaset zeminine yönelik doğru adımların da atılmış olacağına tanıklık edebiliriz.

İmralı-Kandil ekseninde sorun çözüme kavuştuktan sonra, Selahattin Demirtaş’ın siyasi aktörlüğünün devreye girmesi, Türkiye Toplumunun bütün katmanlarıyla rahatlaması, aynı zamanda gelecekle ilgili ortak planlamalarının önünü açacaktır, desem, kötü bir şey mi demiş olacağım?

Öcalan açıklamasını yapsa, İmralı’da Mandela tarzı bir statü ile müzakerelerini sürdürse, Selahattin Demirtaş’ın şahsında bütün siyası tutuklular Mart ayının sonu, Nisan ayının başı gibi serbest kalsa, ülkedeki siyasi iklim nasıl olur?

Böyle olursa, Cumhurbaşkanı adayım elbette ki Selahattin Demirtaş olur.

Herkes için büyük tartışmalara yol açan Belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı adaylıkları meselesi de rafa kalkar.

Rüya mı? Diye düşünenler olabilir, ancak Ahmet eş Şara 13 günde sandıksız, seçimsiz Suriye Cumhurbaşkanı olduysa, her şey mümkün!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NACİ SAPAN Arşivi
SON YAZILAR