ATEŞE SU TAŞIYAN KARINCA (3)
Meydana toplanan odunlar ateşe verilir. Büyük bir alev gökyüzüne yükselir. Bu sırada ateşe doğru bir karınca ağzında su taşır. Bu durumu gören başka bir karınca ona ne yaptığını sorar. Suyu taşıyan karınca da; meydanda ki ateşi söndürmek için su taşıdığını söyler. Bu cevaba gülerek, senin bir damla suyun bu ateşe ne yapabilir? Demesine; su taşıyan karınca da; bunu bildiğini, hangi taraftan olduğunun anlaşılması için bunu yaptığını söyler.
Nemrut Kalenin üstündeki en yüksek kuleden Hz. İbrahim’in ateşe atılmasını izler.
Bu esnada Allah : “Ey ateş, serinlik ve esenlik ol” diye buyurur. Kaledeki iki sütun mancınık olarak kullanılır. Hz. İbrahim’in ateşin ortasına atılmasıyla, ateş dört yana çekilerek, ortasında bir yer açılır. Alevler soğur. Hz. İbrahim yanmaktan kurtulur. Ortaya güzel bir pınar çıkar, etrafında bir göl oluşur, ateş için toplanan odunlar balıklara dönüşür ve çevresi yeşillenir. Hz. İbrahim pınarın yanına oturur. Bu durumu izleyen Zeliha’nın gözyaşları da adeta sel olur.
Bu olaydan sonra halk; göle “Halilurrahman Gölü “ ( Rahmanın dostunun gölü ), Zeliha’nın döktüğü gözyaşlarından oluşan göle ise “Zeliha’nın gözyaşları” anlamına gelen (Ayn-ı Zeliha Gölü) olarak anmaya başlar. Artık Göl ve göl içindeki balıklar kutsal sayılarak; bu balıklara dokunanların başına bela geleceğine inanılır.
Nemrud, onun yanmadığını görünce şaşkına döner. Hz. İbrahim çıplak ayakları ile kıpkızıl kızgın korların üzerinden yürüyerek Nemrut’un yanına gelince Ve Nemrut, ateşin içine baktı. Ateş ortasında, pınarı ve yeşilliği gördü. İbrahim de sağ olarak pınarın yanında oturuyordu. Aralarındaki konuşmalardan sonra Nemrut, kendisinin de diriltip öldürebileceğini söyler ve bunu kanıtlamak için zindandan iki mahkûmu getirtip birini öldürür, diğerini serbest bırakır. Allah’a meydan okumaya devam eder ve Hz. İbrahim’e, “Rabbine söyle askerlerini göndersin de onunla savaşayım” der.
Bunun üzerine, Yüce Allah, yaratıklarının en zayıfı olan sivrisinek ordusuna emreder. Bulutlar halinde gelen sivrisinekler; Nemrut’un ordusundaki askerin yüzlerine, gözlerine üşüşürler. Böylece bu zalim ordu, perişan olur. Nemrut sarayına kaçar. Kapıları kapatır.
Topal bir sivrisinek, Allah’a topallığında dolayı yetişemediğini bildirmesi üzerine Allah da onu Nemrut’u cezalandırması üzerine topal sinek Nemrut’un odasının kapısının dedeliğinden içeri girer. Nemrut’un burnundan içeri girerek beynini kemirmeye başlar. Bu duruma Nemrut’un hiçbir hekimi çare bulamaz. Sineğin beynini kemirmesini durdurmak, acısını azaltmak için; kafasına üzerine keçe sarılı tokmakla vurdurur. Ağrıları gittikçe dayanılmaz hal alan Nemrut sonunda kafasını duvarlara vurarak ölür.
Bu olaydan sonra; Hz. İbrahim bu topraklardan göç eder. Hz. İbrahim eşi Sâre ve yeğeni Hz. Lût ile birlikte önce Harran’da bir süre kaldıktan sonra Şam’a, Mısır’a gider ve sonuçta Filistin’e giderek oraya yerleşir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.