Anayasa mutabakattır
Anayasa dediğin toplumsal mutabakatla, bütün kesimlerin rızasıyla olur.
Her 3-5 yılda bir, olmadı yeni baştan mantığı ile üzerinde tartışmalar yapılacak bir mesele değil.
Genelde seçimli ortamlar söz konusu olduğunda gündeme getirilen yeni anayasa hazırlıkları ve ihtiyacı meselesinin, günümüz koşullarında karşılığının olmadığını düşünenlerdenim.
Diyelim ki ihtiyaç var, yeni bir anayasa hazırlanacak,
Bunun toplumsal alt yapısı hazır mı?
Toplumsal bir mutabakatımız söz konusu mu?
Bütün kesimlerin üzerinde uzlaşacağı bir toplumsal zeminimiz var mı?
Böyle bir zemin yok ise, toplumsal bir mutabakat söz konusu değilse, o anayasanın kim ve kimler tarafından hazırlandığının da bir önemi yoktur. Hazırlansa bile 3-5 yıl sonra değişikliğe ya da bir yenisine ihtiyaç duyulacaktır.
Anayasa değişikliği sağlıklı demokratik toplumlarda zaten sık ihtiyaç duyulan bir durum değil. 1924 ve 1960 anayasalarının yüzde yüz olmasa da, mutabakatı, uygulanmasında kabulü söz konusuydu. Bu yüzdendir ki, anayasa tartışmaları söz konusu olduğunda 24 ve 60 anayasalarına atıfta bulunulur.
Anayasalar toplumsal sözleşmelerdir, belli bir zümrenin, grubun fikri, zikri ve istemlerinin ürünü olarak ortaya çıkmaz. Yeni Anayasa sadece mevcut siyasi partilerin tek başına sorumluluğu ve görevi de değil. Onların dışında kalan geniş ve farklı kesimleri de ilgilendiriyor.
O nedenle; olmadı, hadi değişelim’ ile olmayacağı gibi, yeni sorunlara da zemin yaratır. Mevcut durum ülkenin geleceği ile ilgili kaygılara zaten zemin yaratmış durumda. Ülkenin geleceği ile ilgili bir kaygı varsa; ne yeni Anayasa ne de eski Anayasa, bunların hiçbirinin hükmü yoktur. Zaten toplumsal mutabakatı olamayan Anayasa ile sağlıklı bir gelecek yaratmak hayal ürünüdür.
Toplumsal muhalefetin tamamının, tüm bileşenlerin içinde olduğu yeni bir Anayasa taslağının mutlaka hazırlanması en doğrusudur. Ne yenisi ne de eskisi. Şimdiki halimizin fotoğrafını çeken, şeffaf, özgürlükçü, çağdaş, insan hak ve hürriyetlerini önceleyen, devlet kurumlarının işleyişini yeniden düzenleyen en fazla 50 maddelik bir anayasa metninin topluma sunulması ve dikte ettirilmesi fikri, en mantıklı olandır.
Anayasa hazırlıkları geniş zamanlı bir çalışma ve performans gerektirir. Seçim dönemlerine denk getirilmiş anayasa çalışmalardan bir sonuç çıkmayacağı gibi, sağcı, solcu, ülkücü, İslamcı gibi terimler üzerinden tek başına çizilecek bir yol haritasının faydası olmayacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.