Yeni gündem maddesi; HDP seçimlere parti olarak mı, bağımsız adaylarla m
Parti içinden net bir bilgi yok, ancak seçimlere parti olarak girilmesi yönünde bir eğilimin olduğu söyleniyor.
HDP hangi seçeneği kullanacak?
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 10’a dayanan oy oranı geçerli mi, değil mi?
Bence değil.
Anayasaya göre yüzde 10 barajının düşürülmesi ihtimali şu an söz konusu olmadığına göre, durum riskli.
HDP, bu riski göze alabilir mi?
Bu tartışmalar için henüz çok erken olmasına rağmen, seçim sürecinin başlamış olması doğal olarak HDP’nin tavrının ne olacağına endekslenmiş durumda.
HDP seçimlere bağımsız adaylarla değil de, parti olarak girerse, barajı aşamama ihtimali AK Parti’ye yarayacak. Özellikle bölgeden aday olmak isteyenler ellerini şimdiden ovuşturmaya başladı bile.
Ellerini ovuşturmasınlar da ne yapsınlar?
Örneğin; 200 bin oyla Diyarbakır’dan 11 milletvekili ful çıkabiliyor.
Böyle bir sonuç sağlıklı bir duruma işaret ediyor mu?
Elbette ki etmiyor.
Parlamento dışı, demokratik olmayan ‘çözüm yöntem’leri gündeme gelir ki, bunun sorumluluğu sadece HDP’nin olmaz, diğer siyasi partileri de ağır sorumluluk altına sokar.
Yüzde 10 barajının şimdiye kadar düşürülmemiş olması bütün partilere siyasi sorumluluk yüklüyor. Ortaya çıkacak arzulanmayan muhtemel sonuçların sorumluluğunun ne olacağını başta HDP olmak üzere diğer siyasi partiler de şimdiden düşünmek zorundalar.
Parlamento dışına çıkıldığı takdirde, başta Kürt meselesi olmak üzere, demokrasi adına yakalanmış en küçük kazanımların dahi heba olacağını şimdiden tahmin etmek mümkün.
**
Abdullah Öcalan’ın Hatip Dicle’nin de dâhil olduğu son görüşmede verdiği mesajları bu anlamda iyi değerlendirmek gerekiyor. Öcalan, 4-5 aylık bir zaman dilimine ve anayasal güvenceye vurgu yapıyor. Sürecin doğru ve kararlı bir şekilde yürütülmesi halinde Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek büyük demokratik çözümün sağlanacağını aktarıyor Abdullah Öcalan.
Bir başka önemli vurgu ise;
Sürecin bundan sonraki tüm aşamalarında, demokratik çözümün yasal güvencelerinin oluşturulmasının elzem olduğu ve bu güvenceler sağlanmadan nihai barış ve demokrasi hedefine varmanın mümkün olmadığıdır.
İktidar, önümüzdeki 4-5 aylık süreçte yasal güvenceleri sağlayabilir mi?
Sağlamak için gerekli güvenceleri verdi mi?
Bu görüşmede yasal güvence ısrarı çok net bir şekilde vurgulanıyor.
Bunun yanı sıra Abdullah Öcalan’ın, yasal güvenceler sağlanmadan yaptığı çağrıları yanılgı olarak görmesi ve Türkiye halklarına özeleştiri vermesini de ayrıca beklenen sonuca etki edecek bir kararlılık olarak yorumlamak gerekiyor.
Haziran seçimleri ile ilgili HDP’nin alacağı kararları, bu son görüşmede verilen mesajların satır aralarında aramak yanılgı olmaz sanırım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.