Coğrafya sorunlu. Yaşayanlar da doğal olarak sorunların bir parçası elbette.

Bir bütün olarak Ortadoğu’dan söz ediyorum. Burada insanların yaşamla ilgili tercihlerinin bazen hiçbir önemi yok. Bireyler, kendilerinden önce yapılmış olan tercihlerin ‘tarafı’ yâda ‘kurbanı’ olmanın doğal sürecini yaşamak durumundalar.

Yürüyen süreç her neyse yaşamak bir zorunluluk mu, dayatma mı, tercih mi?

Aslında bunların da bir cevabı yok.

Belki de insanlar kaderlerini yaşıyorlar!

Müslüman’ın Müslüman’ı kelle kopararak, kurşuna dizerek hunharca öldürmesi fiili hangisiyle ifade edilir, bilmiyorum ancak, doğru olmadığı bir gerçek. Meseleye Müslümanlığın dışında da baktığımızda insanlığın bu şekilde katledilmiş olmasının izahı zaten yoktur.

Son dönemlerde Suriye ve Irak’ta zirve yapan EL-Kaide’nin katliamları mezhepsel olmanın yanı sıra ırksal bir temelde de boy göstermeye başladı. Özellikle Suriye’de Kürtlere yönelik katliamlar, önümüzdeki dönemde birebir sıkıntılara neden olabileceğini gösteriyor. Kürtler, Ortadoğu’da 90 yıl sonra kendi kendilerini yönetme fırsatının ortaya çıktığı bir dönemde namluların kendilerine dönmüş olmasını kabul etmediklerini/etmeyeceklerini Rojava’da çok net bir şekilde ortaya koydular. El-Kaide unsurlarının ayrıca Irak’ın Güneyine yönelmeleri, bazı yerleşim birimlerini ele geçirmiş olmaları da Suriye’de yapmak istediklerinden çok bağımsız değil.

Irak ve Suriye’de zayıflatılmış devlet yönetimlerinin zafiyetlerinin üzerine oturarak iktidar olmak isteyen bir El-Kaide zihniyeti var. Böyle bir durumun söz konusu olması durumunda bu zihniyetin karşısına alacağı ve saldıracağı taraf Kürtler olacak. Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinin dönemsel olarak en karlı tarafının Kürtler olacağını bilen bir takım uluslar arası güçler, Ortadoğu’da tarihsel olarak var olan karmaşanın devam etmesi yönünde bu güçleri son derece profesyonel bir zihniyetle kullanıyorlar.

Amaç; Bölgede güçlü bir Kürt yönetim biçiminin oturmamasıdır.

Kürtler hem kendi içinde hem de dışında rahatsızlık yaşadığı sürece bu tür denemelerin muhatabı olacaktır. Bu nedenle; sürekli ertelenen uluslar arası Kürt konferansının içerideki tüm olumsuzluklara rağmen hayata geçirilmesinde büyük yarar olacağı görüşündeyim. Bu nedenle, Kürtler sadece yaşadıkları bölgelerde güç olmanın ötesinde Ortadoğu’da güç olmanın koşullarını yaratmak durumundalar.