Sistem yaratıcılarına mektup!
Naci Sapan
Asıl mesele nedir, biliyor musunuz?
İnsanlar aç, perişan.
Yersiz, yurtsuz
Kendi toprağında, kendi kentinde, ilçesinde mülteci!
‘Özerklik
Özyönetim
Bağımsızlık
Cumhuriyet
Parlamenter sistem
Başkanlık sistemi’
Adına ne derseniz deyin,
Hangisini sistem olarak benimsiyorsanız benimseyin,
Ya da benimsemeyin.
Hiç fark etmez.
Yurttaşa en iyisidir diye sunulan/sunulmaya çalışılan yönetim biçimlerinin yurttaşın duygusundaki yerinin ne olduğunu tespit edemedikten sonra, bu sistemlerden herhangi birinin Ortadoğu mantığı ile hâkim kılınması için verilen/verildiği söylenen mücadelelerin başarıya ulaşmış olmasının sonrasındaki durumu öngörmek mümkün mü?
Yerini, yurdunu, evini terk eden çok çocuklu, bol nüfuslu, hiçbir geliri olmayan, günlük yaşam kavgası veren yurttaşın açlık sınırının geldiği noktayı tespit edebiliyor musunuz?
Derme-çatma evlerde yaşayarak, hayatında ev kirası vermemiş, kiraya denk gelen rakamlarla çocuklarının karnını doyuran, onları okutmaya çalışan, şimdi ise kendi kentinde mülteci olarak yaşamak zorunda kalan, hiç olmayan parası ile kira ödemeye çalışan, evinde yiyecek bir lokma ekmeği kalmayan yurttaşın ruh hali, sunmaya çalışılan hangi yönetim biçimini benimseyecek, hiç düşündünüz mü?
Dönüp, dolaşıp aynı masanın etrafında bir araya gelinecekse ki, taraflar birbirlerini buna zorluyor.
O zaman açlıkla, ölümle, kanla, kinle, nefretle tanıştırdığınız bu insanlara, yurttaşlara söyleyecek sözünüz kalacak mı?
‘Söyleyecek sözümüz yok,
Ayrıca söylemeye de gerek yok,
Biz böyle istedik, böyle olacak’
Diyorsanız o başka.
Zaten bizimde karşılığında yapacak bir şeyimiz yok,
Gücümüz de yok.
Çünkü elimizde silah yok.
Güç, elinde silah bulunduranlarda
Sistem yaratıcılığı da böyle oluyor galiba.
Demokrasi?
İnsan hakları?
Siyasi partiler?
Sandık?
Seçim?
Parlamento?
Laik Cumhuriyet?
Parlamenter sistem?
Sahi onlar nerede?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.