PKK mi, IŞİD mi?
Hangisini terör örgütü olarak ilan etmek ve terör örgütü listesine almak gerekiyor?
Böyle kafadan radikal bir soru ile giriş yapmak istedim.
Çünkü ‘çözüm süreci’, ‘demokratikleşme’ gibi çalışmayı yürüten hükümet aklı, hem bu sorun hem başka sorunlar karşısında sıkıştıkça ayağındaki topu çok çabuk taca, auta yâda başkasının ayağına bırakıyor.
TBMM’deki 6 maddelik son düzenlemeye bakıyoruz; topu daha fazla ayaklarında tutamazlardı, yasal-anayasal boyutlar nedeniyle biraz da mecburiyetten devlet erkine pas atmak zorundaydılar ve attılar.
Pası atmasına attılar ama hileli pas oldu.
Kürtlerin haklarından kaynaklı sorunlarının çözümü konusunda iyi niyetli bir duruşun olmadığını görüyoruz. ‘Terörün sonlandırılması’ tanımının gölgesinde, eve dönüş gibi yumuşak söylem kapsamında ‘eylemlere bulaşmamış’ ların topluma uyum sağlayabilmesi için ‘rehabilitasyon’ konusu son derece manidar kavramlardır.
Mantık değişmiyor!
Ortada bir pişmanlık yok ki;
90’lı yılların çatışmalı ortamında geçerliliği söz konusu olan pişmanlık yasasının içinde yer alan benzer maddeleri, müzakere gibi ciddi bir süreci yürütürken milletin gözünün içine sokmaya hiç gerek yok.
Sorunun muhatabı olarak PKK ve Kandil kabul görmüyorsa, bu mektup trafiğinin, bu karşılıklı görüşmelerin, Oslo gibi muhabbetlerin ne anlamı vardı! Şimdi bunların tamamı olacak, sonra çözüm noktasında;
‘Bütün bunları terörün sonlandırılmasının hatırına yapıyoruz’
denilecek. Böyle olunca da muhataplar, adı ‘güvensizlik’ ve ‘samimiyetsizlik’ olan bu pası niye alsın, topun taca yâda auta çıkmasına niye engel olsun.
Çünkü çözüyormuş gibi görünürken muhataplar hala ‘terörist’ unsurlar olarak tanımlanıyor. Ortadoğu’yu kasıp kavurmak üzere yola çıkan, Müslümanların kafasını koparak, iç organlarını parçalayan, kadınlara tecavüz eden, bu durumu doğal ve İslam’ın gereği olarak kabul eden, bütün dünyanın gözünde olduğu gibi bizimde gözümüzde terör örgütü olan IŞİD’ciler ise sadece ‘unsur’lar olarak zikrediliyor.
Bu ‘unsurlar’ hem Türkmenleri hem de Kürtleri katleden ‘unsurlar’. Hilafet devleti de ilan ettiler. İslam’ın gereğini devlet olarak uygulayacakları için teröristte sayılmazlar artık!
Maliki yönetiminden ise, böyle bir komşu yönetim beklentisi mi var acaba?
Belki de bu nedenledir ‘terörist’ yerine ‘unsur’ olarak tanımlandılar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.