Partisiz Cumhurbaşkanı dönemi mi?
Partili değil, partisiz bir cumhurbaşkanlığı sistemini, belki de başkanlığı tartışmak gerekecek yerel seçim sonrası süreçte. Elbette ki, bu tartışmanın başlamasında seçim sonuçlarının etkisi büyük olacak. İktidar partisinin alacağı oy oranı ile muhalefet kesimlerinin alacağı oy oranı böyle bir tartışmayı gündeme getirebilir.
Neden olmasın.
Geldiğimiz aşamada, alıştığımız parlamenter sistemle ikinci bir yüzyılı devam ettirmenin, sorunları aşmanın mümkün olmadığı test edildi. Ancak, partili Cumhurbaşkanı sistemiyle de devam edilmesinin de sancılı olduğu görülüyor.
Test edilmiş sistemin, faydaları ve zararları demokratik toplumların kendi gelecekleri için gözden geçirmesi gereken bir durumdur. Devlete ve millete, gelecek nesillere faydası nedir diye meseleye baktığımızda; şu anda içinde bulunduğumuz ahval, sistemi baştan aşağı yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini salık veriyor.
ABD ve Fransa’daki gibi başkanlık, yarı başkanlık modellerinin hayata geçirilmesi uygun olandır diye düşünüyorum. Yüksek yargı organlarının bağımsızlığı, tarafsızlığı, üye ve başkanlık seçimlerinin sorunsuz gerçekleştirilmesi gerektiği meselesi de önümüzde bir test olarak duruyor.
Anayasa mahkemesi ile Yargıtay arasındaki kriz, bu kurumların üye ve başkanlık seçimlerindeki anlaşmazlığın toplum nezdinde güvensizliğe neden olması, özellikle de partisiz cumhurbaşkanlığı konusunu tartışmamız, hatta uygulamamız gerektiğe işaret ediyor.
Demokratik parlamenter sistemlerde devletin çatısını yasama, yürütme ve yargı erkleri oluşturur. Bu üç erk eşit koşullarda ve birbirine mesafeli ve saygılı bir biçimde görevlerini yerine getirdiğinde herhangi bir sıkıntı da söz konusu olmaz.
Çağdaş demokrasilerde egemenlik, yasama, yürütme ve yargı organları arasında paylaşılır. İktidarın gücünün dengelenmesi için yargının, yasama ve yürütmeden bağımsız yapılandırılmasına özel önem verilir.
Yargı erkinin, yürütme ve yasama erkinden bağımsız ve güvenceli olması, her türlü baskıdan uzak çalışması, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçekleştirilmesi yönünden temel bir zorunluluktur. Çağdaş demokrasilerde kuvvetler ayrılığı ilkesi, bu üç gücün birbirinden ayrılığını ve hukukla bağlılığını ifade eder.
Kuvvetler arasındaki denge bozulduğunda, yasama-yürütme-yargı arasındaki işbölümü göz ardı edildiğinde, toplum hayatında huzursuzluk, devlet yönetiminde ciddi sorunlar başlar, ortaya güven bunalımı çıkar, bu durumda devlet-birey ilişkilerini olumsuz yönde etkiler.
Bu argümanlar üzerinde kafa yorduğumuzda, partisiz cumhurbaşkanı sistemini sadece test etmekle kalmayıp, uygulamaya geçirmemiz gerektiği sonucuna varıyoruz. Yerel seçim sonrasının en önemli tartışma konusunun partili, partisiz Cumhurbaşkanı meselesi olacağı kanaatimi şimdiden paylaşmak istedim. Sadece muhalefet kanadı değil, iktidar kanadının, hatta Cumhurbaşkanının da bu konuyu gündeme getirme ihtimali olabilir. Sistemi rahatlatıp, toplumsal rahatlamayı da sağlamak gerekiyor. Artık, 2028’de mi olur, önceden mi karar verilip harekete geçilir, onu da bekleyip göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.