Ortadoğu’nun yeniden dizaynı ve IŞİD
Sebep-sonuç ilişkisi; hayatın tüm alanlarında ve zamanlarında mutlak geçerli olandır. Hepimizin üzerinde hemfikir olduğu Ortadoğu’nun yeniden dizaynı ile ilgili sebep-sonuç ilişkisini tartışmakta yarar var.
Saddam sonrası Irak, Arap baharı olarak bildiğimiz kalkışmalardan sonra Suriye’deki iç savaş, Mısır’daki darbeler, İsrail’in Ortadoğu’daki varlığının devamı gibi konuları masaya yatırıyoruz. Ortaya petrol pazarı ve bunun uluslar arası paylaşımı gibi ciddi bir sebep çıkıyor. Petrolün kontrolünü sağlamanın bir tek yolu var ki, o da bölgenin tamamını istikrarsız bir hale getirmek, daha sonra uluslararası müdahale veya destekle‘İstikrar’ sağlamak.
El-Kaide ismi ile istikrarı bozup, yeniden bir dizayn yaratmak mümkün müydü?
Uluslararası sabıkası nedeniyle bunun mümkün olmadığını biliyoruz. Çünkü uluslararası güçler nezdinde taşeron olma miadı dolan El-Kaide’ye de perde arkasında varlığını sürdürebilmesi için daha alt bir taşeron gerekiyordu. El-Nusra, önce Irak İslam devleti, ardından Irak Şam İslam Devleti adıyla yöntem olarak El-kaideyi aratmayan alt taşeronlar uzun süredir bu işler için hazırlanıyordu.
Bu hazırlama biçimlerini özellikle Suriye’deki iç savaş sürecinde çok net gördük. Önce El-Nusra ile birlikte hareket eden daha sonra ayrı cephelerde kendi hesabına iş görmeye başlayan IŞİD’in hedefi Kürtler oldu. Yoğun çatışmalar sonucunda, devletlerin kontrolünde olmayan kontrolsüz coğrafyada kendisine alan yaratan IŞİD, ismine uygun bir biçimde hem Suriye hem de Irak’taki kontrolsüz alanlarda hâkimiyetini gerçekleştirdi.
Irak’ta, Maliki yönetiminin uzun süredir Kürtlerle yaşadığı sorunlar nedeniyle ciddi bir boşluk ortaya çıkınca zaten Irak menşeli olan IŞİD’in, özellikle ABD’nin Irak’tan geri çekilmesinden sonra başlattığı örgütlenmesini devreye sokmasının zamanı gelmişti. Selefi-Sünni temelinde örgütlenme biçimine sahip olan IŞİD’in, Şii Maliki yönetimine karşı duruşu doğal olarak bölgede taraf bulabildi. Musul ve çevresini kısa sürede kontrolü altına alması da bu özelliğinden dolayıdır. IŞİD’in asıl hedefinin Bağdat olması şimdilik Kürtlerle bir savaşa girmesine olanak tanımıyor. Ancak, IŞİD hedef olarak Kerkük’ü odağına alırsa karşısında peşmerge ordusunu bulacaktır. Bu da çok kanlı bir savaşa işaret edeceğinden IŞİD’in bu aşamada bunu göze alacağına ihtimal vermiyorum.
Sonuç; IŞİD’in ele geçirdiği alanları uzun süre kontrolünde tutma imkânı yok. Maliki ve Barzani’nin rahatsızlığı bir yana, mevcut durum bölge ülkelerini de ciddi bir şekilde rahatsız ediyor. IŞİD gibi yapılanmalar da Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinden sonra pay sahibi olmak istiyorlar ancak, yapılanmaları ve hareket tarzları bu duruma hitap etmiyor. Büyük bir ihtimalle; IŞİD ya çok ciddi çatışmalar sonucu bölgenin dışına çıkarılacak yâda bu çatışmaları göze alamayıp bölgeyi bir şekilde terk edecek.
Federal Kürdistan Yönetimi ve Başkanı Mesut Barzani’nin vereceği kararlar bölgenin istikrarı için son derece önem arz edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.