CHP için son derece kritik, böyle olmasına rağmen kazanma ihtimali yüksek bir seçim. Türkiye’nin barışçıl geleceğinin Kürtlerle birlikte inşa etme fırsatı bir kez daha belki de hiç olmadığı kadar ciddi bir eşikte. O eşik ise çok ince, hatta çok ince ince aşılabilecek bir eşik. Tek başına parti ile değil, Milletvekili seçimi ile değil, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte parti politikalarının ortaklaşması sonucu ortaya konulacak ve uygulanacak bir strateji ile bu eşiği aşmak, Türkiye’nin huzurunu, barışını, birlikteliğini, halkların kardeşliğini, birlikte yaşam arzusunu yeşertmek, büyütmek ve hayata geçirmek çok mümkün.

7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015 seçimlerinden bugüne kadarki sürecin takipçisi ve tanıklarıyız. İktidarın muktedirliğini garantiye almak adına yürüttüğü politikaların kalıcılığına son vermek adına çıkılan bu yolda muhalefetin katalizör gücünün Cumhuriyet Halk Partisi olduğu gerçeği 24 Haziran seçimlerinin sonuçları itibariyle son derece önemli.

İYİ Parti ve Saadet Partisinin bu duruma sunacağı/sunmakta olduğu kararlı katkı son derece önemli, kıymetli, aynı zamanda değerli olmasına rağmen sonuca yüzde yüz etkili olacağı konusu matematiksel olarak mümkün görünmüyor.

Mümkün görünmeyen Milletvekili seçimleri değil elbette, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu ile ilgilidir. Bu matematiksel hesabın bir ucunda HDP, İYİ Parti, SP’nin Cumhurbaşkanı adayları ve oyları, diğer ucunda birinci turu geçmesi en muhtemel aday Muharrem İnce duracak.

İşte dediğim eşik o eşik.

Aşılması mümkün mü?

Elbette ki mümkün, bunu aşmak Cumhuriyet Halk Partisinin kurucu misyonunun sorumluluğu gereği çok mümkün, hatta çok ince bir hamle ile aşarak başarmak son derece mümkün. HDP’nin, Kürtlerin oylarının belirleyiciliği bilinmeyen bir durum değil. Bugün ‘Millet ittifakı’ içinde olmayan HDP’nin, ikinci turda ‘Halkların ittifakında’ ki rolünün eşiği aşmak için ne kadar önemli olduğu buradan bakınca çok net görülüyor. İlkeli, samimi, yasal ve anayasal bir protokol üzerinden gerçekleşecek birlikteliğin temel hazırlığının şimdiden yapılmasında yarar var. Hepimizin adına bu eşiği geçmenin, başarmanın tarihsel sorumluluğu Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra Sayın Muharrem İnce’nin kısmetine düştü diye düşünüyorum.  

Son nokta;

Rekabet koşulları eşit, yiğitçe bir seçim atmosferi

Güvenli sandık, hilesiz seçim.