Kayyumsal eylem biçimleri!
Pervasız yönetim biçimleri, toplumun ayarını, dengesini bozduğu gibi iktidar içinde iktidar olmayı da ön plana çıkaran sağlıksız bir durumun ortaya çıkmasına, bir süre sonra durumun kanıksanmasına, daha sonra doğru olduğu savının yerleşmesine neden olur. İktidar içinde kendine iktidarlar yaratanlar, yaptıkları her işin, icraatın, uyguladıkları yönetim şeklinin mevcudun en doğrusu olduğu kanaatine varır. Uygulamalarının Hukuka uygun olup olmaması, etik değerleri çiğneyip çiğnememesi bu kesim için hiç önemli değil.
Bakıyoruz, izliyoruz; Bizim kayyum diye adlandırdığımız, kendilerinin kendilerine yüklediği vekil sıfatı ile yönetilen belediyelere mercek tutuyoruz.
Neredeyse mercek çatlayacak.
Sağı solu dinlesek, yükün altından kalkamazlar!
Mesele her şeyin belgeli, delilli olması ile ilgili.
Yolsuzluğun, hırsızlığın bazen belgesi, delili olmasa da, sağır sultana dahi ayandır.
Kayyumların atanmasının nedeni üzerinde durmadan devam ediyorum;
Daha iyi bir yönetim anlayışı ile kentlerin, ilçelerin yönetilmesiydi amaç!
Amaç hâsıl oldu, alanlar arpalığa dönüştü.
Kayyumların atandığı ilk günden bu yana hukuksuz uygulama alanlarına dönen belediyelerde, 2-3 hatta 5 maaş dönemleri başladı. Kentte atanacak bürokrat hiç kalmamış gibi, Büyükşehir Genel Sekreterliği, yardımcılıkları, daire başkanlıklarının tamamına Antalya, Kocaeli, İstanbul gibi illerden tek maaş alan düz memurlar, daire başkanlığı katında değerlendiriliyor, maaşlarının yanına şirket yönetim ödenekleri de eklenerek, maaş pörtföyleri 20-30 bin TL’ye endeksleniyor.
İşte iktidar içinde iktidar dediğim de tam da budur. İktidarın işine karışmak ya da karışmamak başka bir mesele, ancak konu belediye olunca yurttaş olarak hesap sormak hepimizin görevidir. Bu hesabı sormaktan da kimse bizi alı koyamaz. Belediyenin parası bizim paramızdır, bu kentte yaşayanların parasıdır. O nedenle kimse bizim paramızı babasından miras gibi rastgele harcayamaz.
Paraları istedikleri gibi harcayanlar, bürokratları da bozuk para gibi harcıyor. Bu kentte daire başkanlığı yapacak kimse yokmuş gibi, tamamı dışarıdan getiriliyor. Her atanan Vali-belediye başkanı kendi kadrosunu kuruyor, siyasi parti adayı olarak kazanmış gibi kendi ekibi ile iş başına geliyor, kimseyi de kabul etmiyor.
İşte konunun burası; AK Parti il, ilçe teşkilatlarını ve 3 Milletvekilini ilgilendiriyor.
Bence bu uygulamaların hiç birinde hükümleri yok.
Onların bu uygulamalar karşısında bir hükümleri, yaptırımları, denetimleri yok ise, söz konusu değilse, bizim nezdimizde de bir hükümleri söz konusu değildir.
*
Yönettiği alanda yaşayan, insani yaşam değerlerini ön planda tutan yurttaş topluluğuna karşı hiçbir sorumluluk duymayan, onlarla didişen, yönetirken intikam duyguları ile rencide eden tavırlar sergileyen tarz, ülke genelinde artık kabul görmüyor.
Takke düştü kel göründü!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.