Devletin Milletin parasını çalmak mı?

Düşüncelerini özgürce söylemek mi?

Hangisi vatana, millete ihanettir?

İki şıktan hangisi toplumun değer yargılarını yerle bir ediyorsa ona tavır almak ve yargılamak gerekmiyor mu?

a)Hırsızlık mı?

b)Düşüncelerini özgürce söylemek mi?

Hırsızlık zor zanaat, düşüncelerini özgürce söylemek ise kolay zanaat fikri sabit olduğundan bu ülkede en kolay olan seçiliyor, konuşan, öneri sunan, savaşa karşı çıkan, barıştan yana olanlara yönelim daha kolay oluyor.

Hep böyle olmadı mı?

İran, parasını çalan adamı ‘Vatana, Millete ihanetten’ idama mahkûm ediyor, sonra ‘Getir bu parayı seni af edeyim’ diyor.

İşte muktedir devlet tavrı

İran rejiminin uygulamalarına ve idama karşı biri olduğumu da bu arada söyleyeyim.

Zaten İran’da o hırsızı idam etmeyecek, mutlaka o parayı geri alacak.

Devletin muktedirliği burada kendini net gösteriyor.

Bizde ne yapıyorlar?

İran’ın idama mahkûm ettiği adamın Türkiye’deki ortaklarını koruyor, kolluyor, rahat bir yaşam sürmesi için pamuklara sarıyorlar!

Üstelik İran’daki suçlunun refikleri oldukları halde

Sonra düşünen, yazan, çizen, fikirlerini özgürce söyleyenleri toplayıp cezaevlerine atıyorlar.

Milletvekillerini tehdit edip, cezaevinin yolunu gösteriyorlar.

Bütün bunlar ne için?

İktidarları daim olsun diye.

Devlet erkini elinde bulunduranlar, devletin muktedir devlet olma şansını bu tür eylemleriyle boşa çıkardıkça iktidarlarının daimi olacağı hissiyle daha da saldırganlaşıyor. Yakıp, yıkarak, çatışarak, ayrıştırarak, ötekileştirerek toplumun devlete olan inancını sarsmaya devam ediyorlar.

Hırsızı, arsızı, katili koruyarak, düşüncelerini söyleyenleri yok edenlerin, cezaevlerinde süründürenlerin tarihteki karşılıklarının ne olduğunu, nasıl olduğunu çok iyi biliyoruz.

O nedenle;

Nereye kadar?

Ne zamana kadar?

Diyoruz ve şöyle bir ipucu aktarıyoruz;

Vatana ihanetin parametrelerini anlamak ve yorumlamakta yarar var.