Çok uzun zamandır Diyarbakır kamuoyunun beklediği haber dün geldi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 50 milyonluk kuyumcu vurgunuyla ilgili soruşturmayı tamamladı, iddianameyi hazırladı.

Herkesin iddianameyi, davayı takip etme şansı ve zamanı yok. O nedenle, fazla detaya da girmeden kamuoyunun bilmesi gerekeni biz söyleyelim;

Vali, kaymakam, yargı ve emniyet mensupları gibi birçok kamu çalışanının birikimlerini emanet ettiği iddia edilen kuyumcularla ilgili hazırlanan iddianamede, 51 kişi mağdur olarak yer alıyor. Sanıklar hakkında toplam 350 yıl ceza isteniyor. Paralarını kaptıran kamu çalışanlarının kuyumculardan şikâyetçi olmaması dikkat çekici önemli bir ipucu olarak karşımıza çıkıyor.

Parasını, altınını resmen beyan edenlerle ilgili bir sıkıntı yok, zaten onlar ne verdiklerini söylüyorlar. Verdiği halde, verdiğini söyleyemeyen, belki de inkâr edenler de var bu işin içinde. Zaten biz de çok ısrarcı değiliz. Gelirini yasal olarak beyan edemeyeni de zorlayacak halimiz yok, hele ki işin içinde rüşvet çarkı da var ise.

Asıl mesele de bu noktada kilit zaten.

Diğer mağdurlar zaten şikâyetçi, dolandırıldıklarını beyan ediyorlar.

Kamuda etkili ve yetkili görevler yapanların bu çarka kaptırdıkları paranın miktarı önemli. Bir de bu görevlilerin kimlikleri.

Devletten maaş olarak kazandıklarının birikimi mi, ‘rüşvet’ birikimi mi, onu bilmemiz lazım, yargının da bunu ortaya çıkarması gerekiyor.

‘Ya da iddia edildiği gibi bu çarkın içinde etkili ve yetkili kamu görevlisi yoktur’ açıklamasına ihtiyaç var.

Yoksa aksi ispatlanıncaya kadar, kamuoyunda adı geçen üst düzey yetkililer ‘zan’ altında olacaklar. 

Bunlar ortaya çıkar mı, çıkmaz mı?

Bilemem.

Ancak, kamuoyu vicdanının rahatsız edildiğini biliyorum/biliyoruz.

Umarım; ‘Yapanın yanına kar kalır’ özdeyişini haklı çıkaracak bir sonuçla yüzleşmeyiz.

**

‘Hadi hayırlısı’ diyeceğiz artık.

**