DÜ’nün ‘Güven tazeleme’ seçimi!
Kent tarumar, ekonomi dip yapmış, şu an çalmasa bile çalmaya hazır ‘Savaş Tamtamları’nın mevcudiyetinin hâkim olduğu bir zaman diliminin içinden geçiyoruz.
Yurttaşın güven ile güvensizlik arasına sıkıştığı, kime nasıl ne şekilde güvenebileceğinin kararsızlığı var kent atmosferinde.
Ve ‘Güven tazeleme’ çabası içinde bir Üniversite!
Dicle Üniversitesi.
Böyle olmadık zamanlarda gelip kapıya dayanır Dicle Üniversitesinin Rektörlük seçimleri. Sonra oldu-bittiye getirilir, kifayetsiz, liyakattan uzak bir yönetim ile yıllar çalınır.
Üniversite ve kent adına ‘Kayıp’ yılların ardından yine bir seçim var. Rektör adayları görücüye çıktı, kendilerini anlatıyorlar. Bir ikisi hariç, diğerlerini bir önceki seçimlerde de tanıma fırsatımız olmuştu.
İzliyorum; Bireysel bir kaygıdan çok üniversite adına kaygıdan dolayı adaylar kendilerini kentin kamuoyuna anlatmaya çalışıyor. Onlarda üniversitenin kentten kopuk olduğunu çok iyi biliyor, kaygıları da bu nedenle.
Kendilerini seçecek olanların, yani onlara oy verecek olanların kent sakinleri olmadığını, üniversitenin öğretim elemanları olduğunu çok iyi biliyorlar.
Kentle barışık bir Üniversite olmadıklarının da çok net farkındalar. Bu farkındalığın içgüdüsel dürtüsü ile kent kamuoyunun beğenisine mazhar olacak bir algı yönetimi ile baskı grubu yaratmaya çalışıyorlar.
Bu iyi bir şey (mi?)
Doğrusu iyi bir şey,
İyi olmasına iyi, amma velâkin üniversite konusunda kafalarda yer etmiş olan ‘Güvensizlik’ algısını ortadan kaldırmıyor. Seçilecek olanların bir öncekileri aratıp-aratmayacakları konusunda genel anlamda bir tedirginlik var.
Bütün bunlara rağmen bu seçim olacak, bir rektör seçilecek, bir yönetim oluşacak.
Rektör adayları, bir önceki yönetimi eleştirerek seçim çalışmalarını başlattı. ‘Cemaat’, ‘Paralel’ meselesi burada da ‘para’ ediyor.
İlim-Bilim yuvası olması gerekirken dini cemaatlerin kuklası haline getirilen Dicle Üniversitesinin Rektörlüğü için kim derseniz, doğrusu bir cevabım yok. Çünkü kent adına üniversite adına ‘patlayan’ bir işi olan yok.
Pardon; Prof. Sait Alan’a haksızlık etmeyeyim. Üniversite hastanelerinde verdiği çaba, gösterdiği performanstan biliyorum. ‘Yaptıklarım ortada, fazlasını da yapabilirim’ gibi bir pratiği var.
Çalışana mı, konuşana mı, algı yaratana mı?
Karar; Yasama, Yürütme ve Yargı’yı kontrol altında tutanda.
Üniversite hocalarının herhangi bir adaya vereceği yüksek oyun geçerliliği o kararın verileceği güne kadardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.