BDP Belediyeleri ve yeni dönem
Açık, net ve aleni bir şekilde konuşmakta yarar var. Topumda BDP belediyeleriyle ilgili ciddi beklentiler var. Hem hizmet anlamında hem de bütün kesimlerle buluşma ve kucaklama anlamında bir beklenti bu. Bu beklentiyi erteleme, öteleme, bir sonraki döneme bırakma gibi bir lüksü yok artık BDP’nin ve belediye başkanlarının.
‘Biz yaptık, oldu’ gibi bir anlayışla hareket edilmesi halinde bunun olumsuz sonuçları bir sonraki belediye seçimlerine falan yansımaz, direkt önümüzdeki genel seçimlerde kendini ciddi bir şekilde ortaya koyar. BDP yerinde yönetim konusunda ‘Acemilik’gibi bir gerekçe sunma hakkına ve fantezisine sahip değil, çünkü 4’üncü dönem belediyecilikleri söz konusu. Melih Gökçek kadar belediyecilik yılları oldu artık. Büyük küçük bütün belediyelerde tamamen hizmete dönük yeni bir belediyecilik anlayışının örnek olabilecek nitelikte topluma yansıması lazım. Yeni yasalarla belirlenmiş olan ‘Özerk’ belediyecilik anlayışı ile bir halkın ‘özerk’yönetimi arasındaki farklarında farkında olarak, bunları birbirinden ayırarak halkın günlük yaşamını kolaylaştırıcı çalışmaları içselleştirmeleri gerekir.
‘Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndan kaynaklı özerk belediye yönetimleri dönemi başladı Türkiye’de. Bu sadece Kürt illeri ile ilgili bir durum değil. Özellikle bütün büyükşehir Belediyelerinin bu kapsamda görev alanları var artık. İl Özel İdarelerinin de kaldırılmış olması ile birlikte, belediyeler il sınırları içindeki en ücra köylerden dahi sorumludur. Ekonomik kaynaklarda bu yeni dönemin ruhuna uygun bir şekilde belediye yönetimlerinin kontrolündedir artık. Yönetme algısının toplumun tüm kesimlerine yayacak şekilde yeni bir idari mekanizmanın oluşturulmadığı takdirde, sadece kaldırım, refüj, çiçek-böcek gibi göz boyayan hizmetlerle durumun idare edilmesine dönük çalışmalarla zaman geçirilmesi bu dönemin ruhuna uygun düşmeyecektir. Özellikle Büyük şehir Belediye Başkanlıkları artık sadece kendi il merkezlerinden sorumlu değiller. Tabiri caizse artık bölgenin ‘Valileri’konumundalar. Hizmet ve siyasete dönük bütün argümanlarını bulundukları alanda kullanmaları en doğru yöntem olacaktır.
Genel siyaset ve politik argümanların kullanma hakkı artık BDP genel merkezi, il-ilçe başkanlıkları nezdinde organize olmalı ve oralardan toplumla buluşmalıdır. Belediyelerin vereceği ve ortaya koyacağı hizmetler ise, genel politika yapanların elini güçlendirecektir. Kentleri iyi yönetme algısı oturmadığı sürece, ‘toplumun tamamını yönetirim’ algısını kabul ettirme şansı yoktur. Böyle olmadığı takdirde bölgenin tamamı için ‘Özerk yönetim’ söylemlerinin bir karşılık bulacağını hiç sanmıyorum. Yeni dönemde genel siyaset ile yerel siyasetin ortaklaşa at başı yürümesi halinde sivil siyaset daha bir anlamlı hale gelecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.