Melekler Ve Mahkeme-i Kubra
İnsanların genel inancına bakıldığında, Allah'a iman ettiklerini görüyoruz.
Bu inanç müslümanlarla sınırlı olmayıp, Hristiyan, Yahudi ve diğer bir çok dinin mensupları yani dünya nüfusunun %90 ni Allah'a inandıklarını söyleyebiliriz.
Ölüm ise güncel yaşamın bir parçası ve herkesin tadacağı bir olay olduğunda bundan tüm insanlarla inanç konusunda hem fikiriz.
Kıyametin kopması konusuna gelince; Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin inançları gereği, bir çok kesin de bilimsel çalışmaların verdiği veriler sonucu inandıkları bir konu. Özellikle son dönemde holiwudun konu ile ilgili filimler yapması, bilim kurgu dizileri ve bilimsel makaleler bu konuda etkin olmuştur. Bana göre inanç esaslarından meleklere ve Mahkeme-i Kubra ya iman, dünyada ve İslam aleminde en az olanıdır.
Aslında biz müslümanlar imanın esaslarını sayarken; Allah'a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Ahiret gününe, kadere; hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman ederiz.
Ancak iman esaslarının yaşantımızda ne kadar etkili ve belirleyici olduğu tartışma konusudur. Bizlere göre İman esasları bir bütündür. Birini inkarı tümün inkarı manasına geldiği gibi bilhakki ile birisine iman tamamına iman manasına gelir.
İman esaslarına özellile, Meleklere ve ahiret ( Mahkeme-i Kubra) gününe iman ettiğimizi söylereken nekadar samimiyiz?
Kişinin kalbindekini imani Allah bilir. Ancak dışa yansıyanlar, yaşam ve hayat tarzı; imanin insan üzerindeki etkisi üzerine fikir yürütmemize yardımcı olur.
Geçenlerde bir sohbette arkadaşın biri "Hocam burada kameralar var, gözetiliyor ve kayıt yapılıyor, konuşmalariniza dikkat edin". Deyince aklıma; başıboş olmadığımızı, "miskalı zerre (en küçük hareketimizi) hayır ve şerleri" yazan "kiramen katibin" melekleri geldi.
Kulun yaptığı bir kamera ile gözetlemenin hayatimzdaki etkisi ile meleklerin hayatimaza etkisi arasında bayağı fark olduğunu gördüm.
Her hal, davraniş ve sözlerimizi en ince detayına kadar kayıt altına alan meleklerin varligina olan inancimizin zayif olduğunu anladım.
İman ettiğimizi söylediğimiz; meleklere, Mahkeme-i Kübra(ahirete), yazılanlarin lehte, aleyhte, cennet ve cehenneme inancimizin pek samimi olmadiği gerçeğdir.
Ceza alma, hapse girme, işinde olma, alaya alınma ve istemediği davranışların kul yapisi kameraların kayıt altına alma korkusu bizleri dikkatli olmaya zorlarken ebedi hayatımızı belirleyecek meleklerin kayit etmeleri ise aklımıza gelmediğidir.
Toplumun genel durumuna bakıldında müslümanım deyip namaz kılmayanlar, deizim, zekat vermeyenler, ibadetleri yerrine getirip kul hakkı yiyenler, faiz yiyenler, yalan söyleyenler, iftira atanlar, zulüm yapanlar, zalime destek verenler, meyil edenler... ve daha nice büyük günahlari işlediğini tövbe etmediğini görürüz.
İslamin ilk vahyi ve sonraki onuç yıllık dönemi okuma ve inanç üzerine olmasi imanin nekadar kadar önemli olduğunu bize bildimektedir.
Islamiyet bir rant kapisi değil bir yaşam biçimidir.
Şuurlu olmak gerekir.
Kul yapisi kamera korkusu gibi Allah'a iman da öyle olmalı.
Melekler ve hesap verme konusunda tittiz olmak gerekir.
Ölüm ve sonrası hesabi, cement ve cehennemi bilmek özen göstermeliyiz.
Selma ve dua Ile.
...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.