Din Ve Siyaset
Siyaset veya politika devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayiş olarak tarif edilir.
Devleti teşkil eden insan topulukları olmaları hasebiyle islam dini bir bütün olarak siyasetle iç içe dir.
Bir birinden ayırmaya çalışmak "din ayrı siyaset ayri demek" işin doğasına muhaliftir.
Din; oto kontrol dediğimiz vicdanı konuda kişi ile devlet arasında ilişki kurar.
Devletin dini adalettir. Devlet de din ile ilişkisini adalet ile kurar.
Hz. Ömer(ra) "Adalet mülkün temelidir." İfadesiyle devletin asli görevinin adalet olduğunu belirtmiştir.
Siyasetçi ve dinci bu ince detaya önem vermedikleri zaman sıkıntıları beraberinde getirirler.
Günümüzde var olan siyaset, dürüst siyaseti bitirdiği gibi islamcılık da islami bitirme konusunda hayli başarılı olduğudur.
Siyaset dini koruma adına yanı muhafaza etmek için yapiyorsa yanlışın büyüğüdür.
Hicir suresi 9 ayet: Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabi kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka karuyan da yine biziz.(Diy. Meal)
İslamiyette asl olan dine göre adama/siyasete değer vermektir.
Kişinin dindar olmasi, iyi Kur'an okuması, gece ve teheccüd namazi kılması ile benzeri davranışları onun ile Allah arasındadır. Bu durumlarından ziyade Devlet idaresindeki adaleti çok önemlidir.
Dine göre siyasetçiye değer verilecekse adalet yegane ölçü olmalıdır.
Din; siyasetle çıkar ilişkisine girdiğinde dinini siyasetine/liderine göre belirleme gibi tehlikeli bir durum söz konusu olur.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem veda hutbesinde: "Size iki şey bırakıyorum; onlara temessük etseniz necat bulursunuz: biri Kitabullah/Kur'an, biri Âl-i Beytim."(Tirmizi)
Ebu Hüreyre(ra) rivayetle Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"Size iki şey bırakıyorum. (Bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: Allah'ın kitabı ve sünnetim. Bu ikisi (kıyamette) havza kadar ayrılmadan beraberce gelecektir. "(Hâkim)
Selam ve dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.