DANIŞTAY’IN “ANDIMIZ” KARARI ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER.
Danıştay "Andımız" ile ilgili başvuru üzerine 3 üyenin oyuyla Yönetmelik değişikliğini iptal etti. Günaydın yeniden andımız nam ucube okutulacak ilk okullarda.
Geriye dönüş....
Herkes Türk ve herkesin varlığı yeniden Türk varlığına armağan olacak heyhat.
Kemalist sağ milliyetçi Türk Eğitim Sen böylece muradına ermiş oldu.
İktidar ortağı MHP de muradına erdi CHP ile birlikte.
Bu kısa girişten sonra şu hususları belirtmek gerektir.
Danıştay'ın "Andımız" kararı göstermiştir ki, yapılan işlemler Yönetmelik değişiklikleriyle hal edilemiyor. Hele de bu değişiklikler Rejimin başlattığı uygulamalara yönelik ise.
Öncelikle bu tarz değişikliklerin Kanunla yapılması gereklidir.
İşin temel çözümü ise Anayasanın ya yeniden yazılması-yeni bir Anayasa- veya ciddi anlamda hak ve özgürlükler manzumesine dair maddelerinin anlaşılır, açık ve kesin hükümler içerecek şekilde değiştirilmesidir.
Çünkü, Kanunlar yapılırken dahi muğlaklıklar, boşluklar bırakılmakta ve bu hususlar Yönetmeliklere-Bakanlar Kurulu Kararlarına-ki şimdi Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine-bırakılmaktadır.
Yönetmeliklerle de iş biraz daha iğdiş edilmekte ve genelgelere tebliğlere iş bırakılmaktadır.
Hal böyle iken egemen rejimin kodları devreye giriyor ve yapılan düzenleme ya mecrasından çıkarılıyor ya da işte bu şekilde iptal edilmiş oluveriyor.
Bu iptal Kararı şunu da göstermektedir; rejimin kodları etkinliğini arttırdığı oranda, geçmişte haklar ve özgürlükler manzumesi kapsamında yapılan Yönetmelik değişikliklerinin ve varsa Kanunların da birer birer ortadan kaldırılması ihtimali artacaktır.
O zaman başa dönülmüş ve geriye gidilmiş olunur.
Çözüm nedir? çözüm değindiğimiz gibi yeni bir Anayasa veya mevcut Anayasanın hak ve özgürlükleri düzenleyen maddelerinin açık-anlaşılır-kesin hükümler içerecek şekilde değiştirilmesidir.
Ak Parti 2007 seçimlerine Yeni ve sivil bir Anayasa vaadiyle girdi. Çalışma gurupları oluştu, Mecliste ucube bir komisyon kuruldu. ve kadük kaldı.
Yola çıkılış biçimi yanlış idi. O dönemde yolun ne olduğunu belirtmiş idik. Şöyle ki;
"Yeni ve sivil bir Anayasanın kabulü mevcut Anayasanın kendisini değiştirme hükümlerine tabi değildir. Çünkü, yeni Anayasa halkoylaması ile kabul edildiğinde mevcut Anayasa yürürlükten kalkmış olacaktır.
Yeni bir Anayasa yapımını mevcut Anayasanın kendini değiştirme kurallarına tabi kılarsanız bu doğru olmaz. Çünkü, yaptığı9nız işlem yeni bir Anayasanın kabulüdür, mevcut Anayasayı değiştirmek değildir.
Bu itibarla Meclis her zaman yeni bir Anayasayı görüşebilir ve kabul edebilir. Bunun için sayınız yetiyor. İç Tüzüğe bir kaç madde ilave ediniz. Görüşme şekli, Komisyon görüşmeleri, Meclisi, görüşmeleri ve Mecliste kabul sayısı. Mecliste kabul sayısını da 276 ve yukarısı olarak belirleyiniz ve 276 sayısının üzerinde kaç oyla kabul edilirse edilsin halk oyuna sunulması hükmünü de düzenleyiniz.
yeni bir Anayasayı bu şekilde Meclisten geçirerek halkoyuna sunun ve halkoyu so0nucuna da herkes razı olur."
Ancak bu yapılmadı. Her partiden eşit sayıda milletvekili ile bir uzlaşma komisyonu kuruldu, kararların oy birliğiyle alınması kararlaştırıldı. Bu şu demekti, komisyonun uzlaşması mümkün değil, öyleyse yeni bir Anayasa da mümkün değildir.
Netice itibariyle üzerinde uzlaşılan bazı maddeler oldu. O maddeler de biraz tuhaf yazılımlar içeriyordu.
Ancak AK Parti bu uzlaşılan maddeleri getirelim bari bunları geçirelim noktasına geriledi. Bu maddeler de hiç gündeme gelmedi ve yeni bir Anayasa böylece siyasetin tozlu raflarına terk edilmiş oldu.
Zaten 2014’ten bu yana kimsenin bu yeni bir Anayasa diye bir söylemi de kalmadı.
Peki şimdi ne olacak? Sert eleştiri ve şikayetler ile iş soğumaya mı bırakılacak yoksa çözüm mü üretilecek?
Bu karar üzerine yeniden başlayacak andımız uygulaması rahatsızlık verecek mi birilerine?
Müslüman olanlara rahatsızlık verecek mi?
Yoksa ne yapalım yargı karar vermiş mi denilecek?
İyi de sorgulama ve doğruyu arama ve savunma istidadını ve gerekliliğini nereye koyacağız? Yoksa gerek yok mu?
Üzgünüm bu kararı doğru bulmayanlardanım, eleştirenlerdenim ve bu Kararın yerine yeni bir Kanuni düzenleme veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin yayımlanması gerektiğine inananlardanım.
AK Parti iktidarı bu garabete yasa ile son vermeli ve kınayıcı olacak Türk milliyetçi/ulusalcılarına prim de vermemelidir.
Bekleyip göreceğiz......
Wesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.