Birsen İnal

Birsen İnal

DAĞ KAPI’DAN MARDİN KAPI’YA(2)

DAĞ KAPI’DAN MARDİN KAPI’YA(2)

 

Ulî Cami'den çıktıxızda yüzüzü Altuncîlar Çarşî’sına çeviresiz. Altuncî Celil ustadan cebize ve bileğize göre ister qız hesirî, ister yarım ister tam olsun ama hesir bilezik töktürmağî unutmîyasız. Ancax yetiştire ki aqlım kesmî ama êceledir sölesez belkim yetiştirir.

 

Yaklaşık olarak 100g ve 22 ayar hatta bir çift olurdu hasır bilezikleri eski Diyarbekirli hanımların. O bilezikleri bir de güzel taşırlardı ki bileklerinde görmek gerekirdi. Ağırlıklarıyla altındılar, hanımdılar, hatundular, hürmeydiler her biri ayrı bir değerdi teyzelerim, halalarım, yengelerim, komşu ablalarım… Eskiden yaş mefhumuna bakılmadan komşu teyzelerimize ”aba, abla” diye hitap ederdik.

 

-Ölmîşlerize rehmet ola orada Şex Güzel'e rehmet okîyasız. Ne kedem altuncîlara gitsem Şex Güzel gözümün ögüne gelir. İlan êqrep sançmağına karşî tükrîginen afsunladığî şekerleri az yemedığ. Yêqiniz olsun Allah'tan ki yazın hewşte ya da damda taxta yatardığ ya ilan eqrep yanımızdan geçerdi bizi sançmazdî. Sebeh kaxtığımızda yanımızda yunumuzda ilan qöyneklerini az görmedığ...

 

 

Vî bax, az kalsın unudîdım. Sülüklî Xan'a da gidesiz. Hem yorluğuzî alırsız hem de köpüklî Kürt qehvesinî udumlarken her çeşit insanî birarada görürsüz hem de her dilden şarqî dinlersiz. O küçede ki demircilerden de babaqanuç için ızgara alırsız. Sülükçî Mustafa’ya uğrayın sülükün fadalarını öğrenin.

Kör Yusuf'tan biber-baharat, zencefil, karanfil, hevlican, darçın, çörek otî alasız. Tam karşısındaki Süpürgeci Mustafa’dan da bî tene de Istanbol süpürgesî alın. Çerezcilerden kavun, karpuz çekirdeği, badem şekeri almadan olır ma hêç. İspayî Başı’nda el dezgahında yapılmış Êcem xalısî, eski muharir kilimlere baxın, bazarlıgızî eyicene êdesiz. Gerçi oranın otoraxçî esnaflarî çok zûddedir benim rehmetli dedem Oturaxçi Abdurrahman Efendi de İspayî Başî esnaflarından dî...

 

Şarşîya Şewûtî'den geçerken Şalcî Ömer'e uğrayın, gönlüzî xeftu renk şallarda bıraxırsız. Namî dünyaya dagılmîş puşîleri başıza, boynuza bağlayın. Gerçi o eski puşîlerden degil. Ma eskilerden ne kaldî ki? Canım çıxaydi bu memleket bu hala gelecaxtî? Nerde Ermeni komşîlarımızın yaptığî puşîler. Gene derdimi teprettiz ha... Getmişken öz özüze temezi ısmarlamayî unutmîyasız, toylarda başıza bağlarsız. Ayaxkabîcilar çarşısından kocaza, kardaşıza çevirmeli yemeni alın, poçiklî olmasınî da unutmayın.

 

Melikehmed'e doğrî baxarken uzaxtan da olsa Urfaqapî'yi mısafırımıza gösterdıxtan sonra üzüzî Dörtayaxlî Minare'nin küçesine çeviresiz. Karnız belize yapışmîştır, hama Mardin Kebap Evi'ne gidin, êle bî güzel kebap yapîlar ki barmagızî da barabar yersiz. Siz yemağ yerken kulağıza Surp Gregos Kilisesi'nden gelen çan sesleriyle Dört Ayaxlî Minare'den yükselen ezan sesleri birbirine karışarax yankîlar ki tüyleriz tiken tiken olır. Bilîsen değil? Surp Gregos Kilisesi’nin hewşünde çay içilî. Yorgunlıx çayızî içtıxtan sora Mardinkapî'ya doğrî yoluza devam edersiz. Sağ kolun üstünde Qamışlî ziyaretine Fatiha oxurken benim de ölmüşlerimi müşterek êdin babazın xerine. Peynirciler Çarşîsı'na mutlaka girin. Êle temizdir, êle güzeldir ki ne sölîyem size zatan almadan geçemesiz. O peynirler olmadan kexvaltiyî aklızdan bile geçirmeyin. Êle değil aba qurban olmuştî başan?

 

Yavaş yavaş yolız bitecağ. Delliler Xanı'nî bilisiz yoxsa yox. Hani şimdi Kervansaray sölîler ya işte orasî. Tarih boyunca İpek Yolu yolcîlarına, gelip geçmiş qavimlere konaxlık etmiş olan Kervansaray bütün ihtişamîyle ögüze çıxacaktır. İçeri giresiz, qantırmalî eyvanlardan birine oturasız, demli çayızî yudumlarken çox eskilere bi yolcîlığ da siz êdersiz. Keçi Burcun'a çıxanda melul mahzun axan Dicle'ye baxarken datlî bî hüzün kaplar her yerizî. Hani o eski çay ögü, hani o eski şeftali kumali, hani o eski hülleler? Ax bacım axxx tar û mar ettiler... Qız bahan bax hele, On Gözlü Köprü'nün gözlerini saymadan olmaz ha, belki doquzdur, on degil. Kim bilir?

 

Kulagızî verirsez Kırxlar Dagı'ndan ezıx bî ses duyarsız

 

"Kırklardağı'nın düzü

 Karanlık sardı bizi

 Ben öleydim Suzan Suzi

 Ziyaret çarptı bizi "

 

Dinlemeden dönülmez ki ama...

 

Sur’da karşılaşırsak; çorbada tuzumuz, yüreğimizde huzurumuz olur…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Birsen İnal Arşivi
SON YAZILAR