Toplumsal Devrin Yasası: Seçkinlerin Yer Değiştirmesi
Vilfredo Pareto'nun “Seçkinlerin Yükselişi ve Düşüşü” kitabında yer alan, “İnsanlık tarihi, seçkinlerin durmadan devam eden yer değiştirme tarihidir” ifadesi, toplumsal yapıyı anlama konusunda çarpıcı bir çerçeve sunar. Tarih boyunca, insanlık tarihinin özüne dair çeşitli teoriler, görüşler ve tespitler ileri sürülmüştür. Bu teorilere yakınlık, bireyin hayata bakış açısını da belirler.
Seçkin kelimesi, tarih boyunca çoğu zaman iktidarda olmayan ancak iktidarı hedefleyen gruplar tarafından kullanılmış ve bu kavram çoğu kez negatif bir algıyla yüklenmiştir. Seçkinleri küçümseyerek kitlesel öfkeyi bir araya getirmek ve mevcut iktidarı yıkma hedefi, tarih boyunca sıkça görülmüştür. Ancak iktidarı ele geçiren bu gruplar, zamanla kendi seçkin sınıflarını oluşturur ve yeni bir döngü başlar.
Tarihsel döngüde bu süreç, sürekli tekrarlanır. Eskilerin yaptığına hurafe diyerek gülen ve onlara tepki gösteren gruplar, zamanla kendileri benzer pozisyonlara gelir ve çoğu kez modernize ettikleri şeyin özünde aynı olduğunu göz ardı ederler. Her yeni iktidar kendi seçkinliğini yaratır, toplumsal yapıdaki özün ise değişmez. İktidar alanı oluştuğundan itibaren, bu alana hâkim olan gruplar özellikle sosyal mesafenin anlamını fark eder ve kitlelerden uzaklaşır.
Diyarbakır'ın tarihsel uzamına baktığımızda, bu teorik yapının örneklerini bulmak zor değildir. 1870’lerden 1915’lere kadar Diyarbakır tebliğlerini inceleyerek, şehrin tarihsel sosyolojisinde öne çıkan değişimleri ve olayların ardındaki dinamikleri gözlemlemek mümkün. Bu dönemde etnik çatışmalardan öte, özellikle seçkinlerin yer değiştirme süreçlerinin öne çıktığını fark ettim. Diyarbakır’da yaşanan olaylar, seçkinlerin döngüsüne dair teorileri destekleyen somut örnekler barındırır; bu değişim, kentin sınırlarının ötesinde, insanlığın çeşitli coğrafyalarında görülmüştür ve tarihin akışında bir yasa niteliği taşır.
Fransız Devrimi, bu sürecin evrensel örneklerinden biridir. Devrim öncesi aristokrasiye karşı halkın öfkesini bir araya getiren burjuvazi, devrimle birlikte yeni bir iktidar seçkini oluşturdu. Eski düzeni çökerten bu grup, kısa sürede kendi seçkin sınıfını yaratmış ve toplumsal yapının yeni elitleri haline gelmiştir.
Antik Roma’da da benzer bir döngü gözlemlenebilir. Cumhuriyet döneminde senatoya tepki olarak çıkan liderler, iktidarı ele geçirince kendi elit sınıflarını oluşturmuş ve halkın beklentilerinden uzaklaşmıştır. Bu örnekler, Pareto’nun söylediği gibi, tarihin seçkinlerin bitmeyen bir yer değiştirme tarihinden ibaret olduğunu doğrular.
Sonuç olarak, tarihte seçkinlik algısı ve bu algının yarattığı toplumsal değişim döngüsü, yerel örneklere baktığımızda bile karşımıza çıkıyor. Diyarbakır'ın tarihsel olayları bu döngüyü çarpıcı bir şekilde yansıtıyor; tıpkı diğer coğrafyalar gibi, toplumsal değişim ve seçkin yer değişimleri, insanlık tarihinin değişmez bir parçası olarak sürecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.