Murat Kan

Murat Kan

MEVCUT ZİHNİYET YAPISI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

MEVCUT ZİHNİYET YAPISI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

Ülke gündemi yoğun.Bir yandan cezaevlerinin çığlıkları duyulurken bir yandan da dışardaki çığlıklar gündemimizi meşgul ediyor.Yaşamın her alanına sirayet eden sorunlar sosyal hayatı o denli etkiliyor ki gün geçmiyor ki yeni intihar vakalarıyla karşılaşmayalım ya da yeni bir problem bir şekilde hayatımızı etkilemesin.

Türk siyaset arenasında yeni arayışlarında arttığı bir süreci yaşıyoruz aynı zamanda.Hiç kuşku yok ki bütün bu sorunların kaynağı mevcut iktidar  ve onun izlediği siyaset anlayışıdır.Yaşamın her alanını kendisi için bir rant alanına dönüştüren,sosyal dokuyu bozacak kadar toplumsal değerlerimizle oynayan bu siyaset anlayışı; aynı zamanda sorunların kaynağı olan savaşta da ısrar ederek kendi iktidarını devam ettirme arayışında.Bir yönüyle buna anlamda verebiliyoruz.Çünkü iktidara mahkum.İktidarı kaybettiği anda kokusu çıkacak o kadar çok sey var ki… Bunun ortaya çıkmaması için elinden geleni yapmakta mevcut siyaset anlayışıyla ve izlediği politikalarıyla.

Savaşta ısrar eden,  savaştan beslenen bu zihniyet ile çok güçlü bir mücadele verilmeli ki mevcut sorunlar aşılabilsin.Son günlerde yeni siyasal parti arayışları kadar,yeni ateşkes ve çözüm arayışları da bir hayli gündemimizi meşgul eden hususlar.Hiç kuşkusuz bu arayışlar mevcut siyaset anlayışının aşılması açısından önemlidir.  Ateşkes  ve çözüm arayışları PKK Lideri  Abdullah Öcalan ‘ın son mesajında;  ’’ Bir haftada çatışma durumunu,ihtimalini ortadan kaldırırım.Ben çözerim,kendime güveniyorum,çözüm için hazırım.Ancak devlet de, devlet aklı da gereğini yapmalıdır.’’ mesajıyla bir kez daha kamuoyunun gündemini girerken;  doğal olarak yeni bir çözüm sürecinin gelişip gelişmeyeceğine, yeni bir ateşkes sürecinin başlayıp başlamayacağına dair farklı toplumsal kesim ve bireylerden farklı farklı tepkiler geliyor. Şu bir gerçek. Savaşın Türkiye halkları açısından hiçbir getirisi yok. Dolayısıyla başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarının çıkarları savaştan yana değil.  Bu espri çerçevesinde;’’ savaşla çözüm olmaz.’’ söylemini esas alan Sayın Öcalan’ın bu çağrısı hiç kuşkusuz ki ön açıcıdır. Ön açan özelliği kadar umut veren bir yanı da vardır Türkiye halkları açısından bu çağrının. Siyasetin ayaklara düştüğü,  ülkenin  yaşamsal temel sorunlarına hiçbir siyaset anlayışının çözüm üretemediği böylesi bir süreçte; kaynağını yıllardır farklı siyaset anlayışı ve savaş stratejileri ile sürdürülen bu savaştan alan sorunların çözümü ona yol açan bu nedeni ortadan kaldırmaktan geçer. Bu işin olmazsa olmazı.  Ancak burada nasıl bir çözüm ve ateşkes gibi önemli bir konu ile karşı karşıya kalmaktayız.

Yıllardır bu sorunu aşma adına çok ciddi adımlar atılarak ateşkesler yapıldı. Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin demokratikleşmesi adına yığınca ödünler verilerek toplumun maddi ve manevi değerlerini bir vantuz gibi emen bu kirli savaş ve bu savaşı yürüten güçler aşılmaya çalışıldı. Bütün bunlara rağmen bir süre sonra egemen zihniyet yapısı ve iktidarlarınca bu süreçler araçsallaştırılarak içi boşaltıldı. Bir nevi halk adına gelişen bu çözüm arayışları zamanla halka dönen bir silah durumuna dönüştü. Bunların sonuçları da halklarımız açısından çok ağır oldu. Böylesi bir sürecin bir kez daha başlaması Kürt halkı kadar bütün Anadolu halklarının ortak dilediğidir hiç kuşkusuz. Ancak bunun mevcut zihniyet yapısıyla da olmayacağını olamayacağını da bilmemiz gerekiyor.

 Binlerce Kürt siyasetçinin cezaevlerinde olduğu, zindanlardaki çığlık seslerinin sokaklara taştığı, savaş çığırtkanlığının zirve yaptığı, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AKP ve çevrelerinin hala savaş politikalarını tek çözüm yöntemi olarak gördüğü bu süreçte; çözüm sürecinin başlaması ancak mevcut zihniyet yapısının ve siyaset anlayışının aşılmasıyla mümkündür. Bir devletteki hâkim zihniyet yapısı o devletin felsefesini ve ideolojik-politik doğrultusunu belirler. Bu yönüyle TC’nin egemen zihniyet yapısı Kürt düşmanlığı ve varlığının inkârı üzerine kurulmuş bir zihniyet yapısıdır. Bu zihniyet yapısı aşılmadan-ki bu zihniyet yapısının aşılması demek AKP’nin yeni Osmanlıcılık şeklinde vuku bulan zihniyet yapısının aşılmasıdır.-Türkiye’de değil Kürt sorunu hiçbir sorunun çözülemeyeceği aşikârdır. Çünkü bu anlayış varlığını tamamen bölge halklarının kazanımlarının bertaraf edilmesine dayandırmaktadır. Bu anlayış aşılmadan, Türkiye halklarının ortak iradesini temsil edecek bir muhalefet yaratılmadan hiçbir sorun çözülemez. Bu anlayışın aşılması demek mücadelenin daha da derinleşmesi ve günlük yaşamın her alanında örgütlenerek topyekûn bir direnişin gösterilmesi demektir. Bunu başaracak bir siyaset anlayışı kadar dönemin ruhuna uygun stratejilerin belirlenmesi ve bunu hayata geçirecek çoğulcu yapının ortaya çıkarılması önemlidir. Bunlar yapılmazsa bu arayışların daha önceki süreçler gibi akamete uğraması kaçınılmazdır.

En küçük demokratik talebin dahi çok sert yöntemlerle bastırıldığı, ana dilde eğitim gibi en doğal insani taleplerin bile karşılıksız kaldığı bu koşullarda doğru bir mücadele yöntemi ile bütün Ortadoğu’nun geleceğini karartmaya çalışan bu zihniyete karşı mücadele verilmeden hiçbir konuda sonuç alınamayacağı unutulmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Kan Arşivi
SON YAZILAR