TEMMUZUN SICAKLIĞINDA SERİNLEMEK
Diyarbakır cezaevinin önünden her geçtiğim de; 12 Eylül’ün karanlık yıllarına dalıp gidiyorum… Birçok insanın duyguları belirsiz… Cezaevi birçok insana sıradan bir yapı gibi geliyor. O an için bile olsa, burada neler yaşandığı akıllarına gelmiyor. İnşa edildiğinde şehrin dışında sayılan cezaevi, hızlı yapılaşma sonucu şimdi; şehrin ortasında kalmış, ürkütücü bir yapı görünümünde. Vahşetin, kahramanlığın, korkunun ve cesaretin en uç noktalarda yaşandığı Diyarbakır zindanı…
Önünden tekrardan geçiyorum. Duygularım, tekrardan canlanıyor. Alıp yıllar ötesine götürüyor... Haziranın sıcaklığı çökmüş, Temmuz’da kavurucu sıcakların, yaşamı nasıl teslim alacağının habercisi gibi. Dereceler 40’ geçip neredeyse 50’lere dayanacak. Güneşte yürümek neredeyse imkânsız…
Ölüm orucu ve sıcaklar… İnsanın dayanması çok zor. Zor kelimesi, ölüm orucuna yatmış birinin yaşadıklarını ifade etmede etkisiz kalacak bir kelime. Bu durumu ifade etmeye kelimelerin yeteceğini sanmıyorum. Tam bir irade savaşı. Hücre hücre savaşma ve ölümü kucaklamak için koşar adım gitme. Ölerek ölümsüzlüğe ulaşma…
Düşünebiliyor musunuz? Sıcaktan dolayı sürekli su kaybediyorsun, vücudun harareti yükseliyor ve aldığın tek şey su. Onu da bir silah olarak kullandıkları için vermiyorlar. Açlığı önemsemeyebilirsin ama susuzluk…
Açlıkta vücut sürekli yağ yaktığı için ölü hücrelerin yarattığı ölüm kokusu çok rahatsız edicidir. Ölüm kokusunu nefesinde ve dokunduğun teninin her yerinde hissedersin. Bedendeki ölü hücreler pul pul dökülmeye başlar. Ölüm hiç uzak değildir. Bir nefes kadar yanı başındadır. Ölüm artık seni kollamaya başlar. Geceleri ancak sabaha doğru uyursun. Yarı uyur yarı uyanık dalarsın. Uyuklarken bazen yemekler, bazen de soğuk sularda bulursun kendini… Uyanınca büyük bir irade savaşı başlar. Yaşam ve ölüm; direnmek ve boyun eğmek; iki tercih önünde durur, üçüncüsü yoktur. Bütün hayatın gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçmeye başlar. Daha önce önemsemediğin hayatın ayrıntıları bile büyüyerek, düşüncelerinin başköşesine oturur. Düşüncelerden uyandığın zaman eylem içinde olma gerçekliğinle baş başa kalırsın. Düşmanın ve yaşamın dayatmalarıyla, zorunluluğun savaşımında kim galip gelecektir. 14 Temmuz bu irade ve teslimiyet savaşımında iradenin zaferiyle sonuçlanır. Kazanan devrimci irade savaşımını anlatmaya artık kelimeler yetersiz kalır.
* * * *
(Devamı yarın)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.