Zehirli atmosfer ve talimat kafalılar (2)
Biz suç ve şiddet toplumu olmaktan ne zaman kurtulacağız? Toplum olarak nasıl düze çıkacağız? Farklılıklarımızla kendimiz olarak haklarımıza nasıl sahip çıkacağız? Aynılaştırmak üzerine uygulanan vahşetle biz; psikolojik olarak ayrışmışız, kutuplaşmışız, paramparça olmuşuz, sokağa düşmüşüz! Özgür, eğitimli, örgütlü; yani vasıflı bir toplum olmaktan gitgide uzaklaşıyoruz. Böyle dediğim halde toplumda var olan örgütsel güçler de korkutuyor beni! Biz de ne sivil örgütlenme ne de mesleki örgütlenme var! “Sivil” oluşumlarımızın başında bile bürokratlar var! Üstelik toplumsal olarak adalet duygumuzu da yitireli epey oldu. İşte en yıkıcı olan da bu ne yazık ki! Örgütsel güçler niye korkutuyor beni, onu da söyleyeyim. Çünkü biz de adına uygun sivil oluşumlara izin verilmiyor! Ve biz toplum olarak özgür düşünen, vicdanlı kişilerden oluşmuyoruz! Kumaşımız kötü dokunmuş! Çokça talimat bekleyen kafalardan oluşuyoruz; yani talimat kafalılardan. Sadece devlet yapımız emir komuta zincirine bağlı değil, toplumsal yapımız da ne yazık ki böyle! Ve bundan ötürü tehlikeliyiz. Çünkü ya partiden ya tarikattan ya cemaatten emir bekleyen insanlarız. Özgür düşünebilme kapasitemiz yok! Vicdanımızla karar alamıyoruz. Başkalarından direktif bekleyen talimat kafalılar olmuşuz! Bu çok çok kötü! Çünkü dizginler, bizim bildiğimiz insanlardan çok daha başkalarının elinde olabilir. İyi niyetle bir araya gelen insanları, çok kıyıcı ve tehlikeli güçler organize ediyor olabilir.
Ben şimdi ne o, ne o, ne de o adına konuşuyorum. Partiler de, tarikatlar da, cemaatler de ‘ilgilendirmiyor’ beni! Özgürce, barış içinde, herkesin kendi işinde olduğu ve sevgiyle örülü yarınlarımız adına konuşuyorum. Pusulam özlemimdir! Ne zaman zihni açık olacağız, ne zaman güzelim dayanışma duygusuyla yaşayacağız? Yetmez mi güzellikleri ertelemek? Koca Anadolu, halklar ve haklar mezarlığı olmaktan nasıl kurtulacak? Özgürlük ve eşitlik çiçeklerinin boy verdiği, rengarenk bahçelere ne zaman kavuşacağız? Asıl büyük sorunlarımız kangrenleştiği için, artık küçücük bir sorunumuz bile çözülemez hale geliyor. Çürüme, toplumun bütün gözeneklerine sinmeye başladı. Orman kanunları işlemeye başladı. Kimin gücü kime yeterse! Bu, toplumsallığımızın ölümüdür! Çözüm, demokrasidir. Öncelikle ve ivedilikle özgür düşüncenin önündeki engelleri kaldırmak gerekir. Ardından adaleti yeniden oluşturmak ve en az onun kadar gerekli olan adalete güveni yerleştirmekle mümkündür! Bu, uygulamayla olur; kurumlaşmayla olur. Adalet deyip adaleti tepelemekle olmaz!
PAPATYALARLA BİR BÜYÜYEN...
Gecelerin zifiriliğine göğüs geriyorum
Öylesine dalgın ve tedirgin
Gözlerimde sara kıvılcımları...
Kulaklarımda çatışma ve siren sesleri...
Gecelerin karşısına çıkmışım
Cinlerim tepemde
Bir heyula ve ne çok kapıları var
Ve anahtarı kimlerdedir?
Gün doğumları meğer ne çok kanlı oluyor!
Bu, beklediğimiz sabahlar değil!
Gecelerin canı cehenneme oysa ben
Sere serpe çiçekleri yazmak istiyorum
Güneşli günlerimizi ve günebakanları
Öptüğümde eridiğim kızları
Yamaçlarında yuvarlandığımız dağları
Ki papatyalarla bir büyüdüm ben
Sümbüllerle, lalelerle, güllerle bir
Nergis gözlü kızlarla bire bir...
Şimdi bütün hayatlarımız bombalar altında!
Ağaçlarıyla, kuşlarıyla, çiçekleriyle cayır cayır
Ah, kendini zorla yazdırıyor acılar!
………………………………………………………………………….
İnsanları birbirine düşüren ey kanlı düzen!
Ne kızaracak bir yüzün kaldı!
Ne yanacak bir burnun!
Ah, tutunacak dalları bir bir kırdılar!
Gözlerimde sara kıvılcımları
Durdurulamayacaksa bu kardeş kavgası
Ölüm bile bir değişikliktir
Yetti kötülüğün bu kadar uzaması!
AMED’İN KELEBEĞİ J&J YAYINLARI EYLÜL 2018 DİYARBAKIR
Ramazan Bayramını yürekten kutluyorum. Adaletli bir üretim toplumunda, özgür, eşit ve refah içinde ve aşağılık yaratıkların canımızı yakamayacağı, huzurlu bir hayat adına sevgiler ve saygılarımla…
Aydın ALP Mayıs 2019
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.