Dış Gelişmeler
Yazının başında İstanbul Atatürk Havalimanına yönelik terör saldırısını şiddetle kınıyorum. Hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Rabbimden rahmet,yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Milletçe başımız sağolsun. Yaşanan bu tür acıları hepimizin ortak acısıdır.
Son dönemlerde gerek ülkemizin ve gerekse bazı batılı ülkelerin dış politikalarında önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Özellikle İngiltere'deki son referandum oylamasında,AB'den çıkma yönündeki netice çok önemli gelişmeleri de beraberinde getirecektir. Şu anda fırtına önce sessizlik yaşandığı kabul edilmelidir. AB yapısı içerisinde önemli ekonomik ve siyasi gücü olan İngiltere'nin AB'den çıkış süreci ve süresi,sonrasında yaşanabilecek yeni gelişmeler,olası başka üye ülkelerin örneğin Almanya veya Fransa'nın da bu yola başvurması halinde birliğin devamının mümkün olup olmayacağı ,referandum sonuçlarının yeni bir küresel ekonomik daralma yaratıp yaratmayacağı,ekonomik daralma yaşanması halinde süresi ve etkisinin ne kadar olacağı önümüzdeki süreçte çokça tartışılacaktır. İngiltere'deki oylama sonucunu bu açılardan da iyi okumak gerekiyor. AB ülkeleri külfette değil çıkarda birlik kurdukları açıkça ortaya çıkmıştır. Hiç bir AB ülkesinin menfaatsiz ve çıkarsız başka bir ülkeye yardım etmeyeceği ,menfaati ve çıkarı bahis konusu olduğunda da çok rahat şekilde sırtını dönebileceği anlaşılmış olması gerekir. Her ne kadar bahsettiğim hususlarla ilgili AB ülkelerinden birliğin devamı yönünde açıklamalar gelmiş ise de bu sesin karşılığı önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz. Türkiye'nin dış politikasına yönelik gerek iç ve gerekse dış muhalefetin çıkışları ve eleştirilerin bir kısmının da haksız ve orantısız olduğu da unutulmaması gerekir. AB üyeliğine yönelik yarım asırdan fazla bir süre çaba gösteren Türkiye'nin,Zaman Zaman hızlanıyor gibi görünün gelişmelerin de aslında AB ülkelerinin menfaatlerine uygun dönemlerde söz konusu gelişmelerin yaşandığı unutulmaması gerekir. Son dönemde açılan fasılların temelinde de göçmen ve mültecilerin AB ülkelerine gidişini önlemeye yönelik amaç taşıdığını unutmamak gerekir. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi durumundan ziyade göçmenlerin ve mültecilerin olası yükünden kurtulmak için Türkiye'ye yönelik bir hamle yapılmıştır. Türkiye'nin,AB üyeliği süreci irademizin dışında oluşabilecek gelişmeler ve yaşanabilecek olaylar üzerinden şekillendi ve şekillenecektir. Zira, Türkiye'nin çabası ve gayreti belirleyici olmayacaktır. AB ülkelerinin menfaat ve çıkarları belirtili olacaktır. Mültecilerin İadesi Anlaşmasının da yürüyememesinin en büyük sebebini de bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Görünürde terörle mücadele kanununda bazı değişikliklerin yapılmaması gibi sunuluyorsa da perdenin gerisinde başka amaç ve beklentiler olduğu kesindir. AB üyesi ülkelerde yaşanan terör olaylarında,terörün kimliği tartışılmadan,tek yürek ve tek bilek olan AB ülkeleri Türkiye'de veya Ortadoğu coğrafyasında yaşanan terör saldırılarında terör ve teröristin kimliği ve amacına göre pozisyon almak suretiyle ikircikli ve yukarıda da bahsettiğim gibi menfaatlerine göre tavır takınmaya devam etmektedirler. Ancak unutulmaması gereken temel husus dünyanın neresinde olursa olsun terör ve şiddete karşı ikircikli tavır takınmadan tutum alınmazsa tüm dünya terör ve teröristle devam edecek ve başarı da sağlanamayacaktır. Her gün yaşanan yüzlerce ölümlerden bu tavrın önemli etkisi olduğu kesindir. Gerek Türkiye'nin ve gerekse Ortadoğu ülkelerinin bu durumu görmesi ve strateji geliştirmeleri çok önemlidir. Aksi taktirde hem Türkiye'nin hem de Ortadoğu'nun kaderini ikircikli siyaset ve tercihe terk edilmiş olacaktır. Temennimiz Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun tarihsel geçmişini örnek alarak kendi kaderini kendisinin tayin etmesi ve bu ikircikli siyaseti boşa çıkaracak stratejiler geliştirerek tüm dünyaya barışın,huzurun ve ekonomik kalkınmanın zeminini sağlamalarıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.