Evet ,16 Nisan 2017 günü referandum tarihi olarak resmen ilan edildi. YSK referanduma yönelik takvimi açıklayacak. Daha sonra da propaganda dönemi başlayacak. Propaganda dönemini iyi değerlendirmek için ilgili herkes canla başla çalışacaktır.  16 Nisan 2017 günü yaklaşık 55 milyon seçmen Türkiye'nin geleceği ile ilgili karar verecektir. Yani son kararı millet verecektir. Milletin vereceği karar Türkiye'nin yönetim sistemi ile birlikte bir çok yeni uygulamanın önünü açacaktır. Gerek propaganda döneminde ve gerekse sonrasında gerginliği tırmandırmanın kimseye yararının olmayacağının bilinmesi gerekir. Bu nedenle gerginliği tırmandıracak açıklamalara ve demeçlere takılmamak bizlere yani vatandaşlara kalmaktadır. Çünkü gerginliğe yenilirsek referandumda oylanacak değişikliklerin anlamı ve önemi ikinci planda kalabilir. Böyle bir durumun oluşmasını önlememiz gerekir. Anayasa değişikliğine dair referandumda 18 maddenin oylaması yapılacaktır. Her bir  maddenin toplumsal ve siyasal anlamda karşılığı vardır. Yani düşünülmüş,tartışılmış ve neticede eksiklik hissedildiği için de düzenlemeye gidilmiştir. Bu anlamda maddelerin her biri ayrı ayrı önemlidir. Genel olarak en çok tartışılan maddeler ise 8 ve 10. Maddelerdir. Bu nedenle ben de bu günkü yazımı ağırlıklı olarak bu iki maddeye ayırdım.Belirttiğim maddeler üzerinde tartışmaların yoğunlaşmasının nedeni yönetim sisteminde yapacağı değişikliktir. Sistem ile ilgili fikrimi çok daha önce belirtmiştim. Mevcut sisteme karşı itirazlarımı gerekçeleriyle belirtmiştim. Cumhuriyetin kuruluş aşaması değil kuruluşundan sonra yaratılan anlayışı katı bir şekilde içerisinde barındıran sistem ,Türkiye'nin sorunlarını çözemediği için itirazlarımın olduğunu belirtmiştim. Aynı şekilde Türkiye'nin etnik ve İnanç yapısı arasında ayırım yapan,red,inkar ve asimilasyonu bizlere dayatan sistemi kabul etmediğimi,edemeyeceğimi belirtmiştim. Darbe kültürünü olağanlaştırmaya çalışan sistemi kabul etmediğimi, edemeyeceğimi belirtmiştim. Milli iradeyi görmezden gelen sistemi kabul etmediğimi,edemeyeceğimi belirtmiştim. Ülkesinin kazanımlarını hiçe sayan, gerginlikler ve çatışmalar üzerinden yaşamını sürdürmeye çalışan sistemi kabul etmediğimi,edemeyeceğimi belirtmiştim. Geçmişin sorgulanmasını suç sayan, milleti yok sayan sistemi kabul etmediğimi, edemeyeceğimi belirtmiştim. Halkı ile barışık olmayan sistemi kabul etmediğimi, edemeyeceğimi belirtmiştim. Sistemin devamı için yaratılan çatışma ortamlarında göz göre göre binlerce hatta onbinlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan sistemi kabul etmediğimi,edemeyeceğimi belirtmiştim. Sistem adına suç işleyen çetelere ve örgütlere sahip çıkan anlayışı kabul etmediğimi,edemeyeceğimi belirtmiştim. Milleti soyan,bankaların kasalarını boşaltan,gecelik faizleri 7500 lere çıkaran,milleti inim inim inleten sistemi kabul etmediğimi,edemeyeceğimi belirtmiştim. Bunları çoğaltarak yazıya devam edebilirim. Bahsettiğim itirazların tamamı sistemin kendisine ve anlayışına karşıdır. Bu nedenle 8 ve 10. maddelerin kabulü halinde yukarıda yapmış olduğum itirazlarımın gerekçelerinin ortadan  kalkmasını sağlayacaktır. Belirttiğim tüm gerekçelerle maddelerin değişimine EVET diyorum. Millet olarak kararımız EVET olması halinde Türkiye'nin yeni bir anlayışla yoluna devam etmesini sağlamış olacağız. Kararımız EVET olması halinde Türkiye'de Milli iradeden gücünü  alan bir yönetim anlayışını hakim kılmış olacağız. Kararımız EVET olması halinde Türkiye'nin ayağına vurulmuş prangalardan kurtuluşuna vesile olacağız.Başta da söylediğim üzere anayasa değişiklik paketindeki her bir madde ayrı öneme sahip olmakla beraber özellikle 8 ve 10 maddeler üzerinden yapılan tartışmalara karşı kendi yaklaşımımı belirtmeye çalıştım. Kısmet olursa bir sonra ki yazıda diğer maddeler hakkında görüşlerimi paylaşacağım.