Yerel Yönetim ve Hizmet
Şehrin yüzgörümlüğü olan Suriçinin “büyük felakete” kurban gittiği artık aşikâr. Öylesine aşikâr ki; Mart başı itibariyle kaldırıldığı resmen dile getirilen sokağa çıkma yasaklı hâle rağmen suriçinin doğu ve kuzey mahallelerindeki sokağa çıkma yasağı fiilen devam ediyor.
Fiilen devam etmekle kalmayıp yasaklı mahallelerde inceleme ve raporlama çalışmaları yapmak isteyen kurumlara da “yıkım ve temizlik” devam ettiğinden “izin” verilmiyor. Yani bir yandan yıkımın da devam edegeldiği ifade ediliyor.
Suriçinde yasağın kaldırıldığının dile getirildiği tarihin üzerinden bugün itibariyle tam iki ay geçmiş olmasına rağmen normale dönemiyor. Peki, “normal” olan nedir diye çok haklı olarak sorulabilir. Esnafın işine gücüne baktığı, vatandaşın alışverişini içinden geldiği gibi yapabildiği, komşuluk ve ziyaret akışının olanca rahatlığı ile sürebildiği; özetle insanların yüzünün gülebildiği bir ortam. Maalesef bu beklentiden de ruh halinden de henüz çok uzağız. Ayaklarımız her suriçine gittiğinde biraz daha buruk, biraz daha kırık, hatta biraz daha çaresiz ayrılıyoruz o kadim mahallelerden…
Bu hâl ve ahval üzre hâla eşbaşkanları göreve döndürülmemiş olan Sur Belediyesi için bir anlamda eleştiri haklarımızın kimilerini saklı tutmak kaydıyla fazla bir şey diyemiyorum.
Suriçinin hâli pür melali bu iken; Suriçinin yanıbaşı, yani kapı komşusu surların hemen dışı Yenişehir ise bir başka “felaket” kurbanı. Suriçi kent savaşının yaşanmadan önceki son birkaç yılı içinde de temel kent hizmetlerinin aksak yürümesi anlamında çokça eleştiri alan Yenişehirde yasaklı halden sonra işler çok daha sarpa sarmaya başladı. Ve giderek içinden çıkılamaz bir hâle doğru gidiyor.
“Suriçi mağduru” kimliğine kendini büründürerek hızlı bir şekilde hemen surun dışı Dağkapı (Şeyh Said Meydanı) civarından başlayarak Lise caddesine bağlanan bütün Ali Emiri Sokakları, Lise Caddesi, Vilayet’le Yenişehir Belediyesi arasındaki sokakların kaldırımları işgal altında! Kürsüler, sandalyelerden hadi bi yürüyün de görelim. İzlediğinizde zabıta gelip şöyle bir görünüyor o esnada birkaç kürsü masa kaldırılıyor. Ardından gün boyu işgale devam. Sanırsın ki, arada resmiyete dökülmemiş bir mutabakat var. Kahveler, çayocakları, ciğerci-kebapçılar, tostçu dükkânları, dönerciler, sigara satıcıları, say sayabildiğin kadar.
Daha yukarılara çıkıp da Ekinciler ve Gevran Caddeleri hatta daha iç sokaklar olan Kışla Sokak, Eski adı Sanat Sokağı olan Kafeler Sokağının altındaki üstündeki sokaklarda da aynı felaket. Apartman bahçesi diye bir durum kalmadı oralarda. Nerdeyse bütün apartman bahçeleri yarısı bodrum yarısı bahçeye bakan o kafeler tarafından bina sakinlerinin itirazlarına rağmen işgal edildi.
Caddeler ve sokaklar adım başı kaçak ve ucuz sigara satıcılarının kaldırım işgalinden geçilmiyor. Dönercilerin bir insanın iki eliyle sarmalayacağı kalınlıktaki döner tezgâhları kaldırımın neredeyse yarısına taşacak kadar kaplıyor. Çayocakları kaldırım yetmezmiş gibi dükkânlarının önüne denk düşen ve araç park yeri olarak kullanılan caddeye de adeta “doğal işgal alanları” imiş gibi kürsü atıyorlar.
Bunları dile getirirken elbette adabıyla esnaflık yapan kendi kapalı alan işyerinde servisini yapan esnafa, işyeri sahibine kimsenin hiçbir diyeceği olmaz…
1970 yılından bu yana Yenişehir Belediyesi sınırları içinde oturan Halkların Demokratik Partisi seçmeni ve dahi kentli bir aydın-yazar olarak böyle bir yaşamın bize reva görülmesinden ziyadesiyle şikâyetçiyim.
Gazetemizden ve bu köşeden açık ve net olarak yazıyor söylüyorum. Hem bu söylediklerim ve yazdıklarım sadece benim duygu ve düşüncelerim de değil! Sokakta yürüdüğümde karşılaştığım birçok kentlinin sitem ve yakarışlarıdır. Daha dün yolumu çeviren biri “Yenişehir belediyesini arayıp şikâyet ettim. Ertesi gün zabıta gelip müdahale etmiş. Esnafa da ‘sizi bina sakinleri şikâyet etmiş’ demişler. Onlar gittikten sonra biz esnafla yüzgöz olduk” dedi…
Tabir uygun düşer mi, bilmiyorum “At sahibine göre kişner ve yol yürür” diye bir halk tabiri vardır.
Yenişehir Belediye Eşbaşkanları haylidir ortada yoklar. Onlara sesleniyorum. Lütfen ve lütfen size verilen oyların hakkını verin. O makam; irade ve hizmet makamıdır. Size verilen her oyun hesap sorma hakkı her daim vardır unutmayın. İnsanlar bugüne kadar seslerini çıkarmıyorlarsa o siyasal iradeye saygıları nedeniyledir sayın eşbaşkanlar haberiniz olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.