Yaratan Rabbin adıyla…

  “Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi. Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir.” (Maide/15-16)

“Bu Kur'ân, kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir tebliğdir.” (İbrahim/52)

          Değerli okurlar, malumunuz hayatımızda seçkin bir yeri olan Ramazan ayındayız ve ben de bu ayın manevi atmosferinin güzelliği ile sizlere öyle bir kitaptan bahsetmek istiyorum ki, bugüne dek hiçbir kitap ona eş değer olmamıştır, olmayacaktır da... İnsanın Yaratıcısıyla hasbihâl etmesi paha biçilmez bir duygu gerçekten…

           Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

Biriniz Rabbiyle konuşmak istiyorsa Kur'an okusun.

           Onu elime her alışımda kâh gözyaşları süzülür gözlerimden kâh umutla dopdolu olur ruhum her okuyuşumda… Ve başlar;  manevi iklime yolculuğum… Kelamın en anlamlısı, en güzeli ve en özeli diyebilirim; onun için... İlahi ve evrensel mesajlar taşımasıyla da mucizevî özelliğini ortaya koyuyor.  Sizlere ne anlatsam, nasıl anlatsam; biliyorum aciz kalacak sözlerim… Ne bu konuda allame ne de hakkını tam anlamıyla verebilmiş bir talebeyim.

          Sanırım sizinle paylaşmaya çalışacağım duygularım, benim ona beslediğim muhabbet ve aramızdaki münasebetle sınırlı kalacak. Hakkını veremeyeceğim düşüncesini taşıyor olmakla birlikte, bu yazıyı kaleme almak benim için ve yazımı okuyan her kardeşim için ahrette bir umut vesilesi olsun duasıyla yazıyorum... Zira ‘söz uçar, yazı kalır’ sözünün doğruluğuna olan inancımla ardımda kavlimden de öte kalemimden dökülen yazıların varlığına şahit kılmak istiyorum sizleri… 

  Göklerin sofrasından kopup, hiç günaha bulaşmamış ve görevi sadece ilahi mesajları iletmek olan şerefli bir aracıyla (Cebrail), insanların arasından seçilmiş ak ve pak bir rehberin tertemiz kalbine nakşedilmesiyle yeryüzüne indirildi… Kur’an-ı Kerim için seçilen, yaratılmışlar arasında en mükemmel ahlak ve fıtrata sahip olan Hz.Muhammed (s.a.v)’ idi.  O’na ve tüm peygamberlere salat ve selam olsun…

        Neden yaşadığımızı, ne için yaşıyor olduğumuzu; neyi, neden yapmamız ve yapmamamız gerektiğinin muhasebesine vakıf olabilmek için güzel örnekler sunuyor biz insanlara. Aslında hepimizin yoluna daha gayretli devam etmesi için manevi azıklar toplamaya binbir sebep taşıyor bağrında… Kimileri için özüne dönme, nerede hata yaptığını anlama ve bulup düzeltme imkânı da sunuyor… Çünkü bazen Yunus oluyor gönlümüz, kaçıveriyor her şeyden, herkesten…  Adem olduğumuz da çok oluyor; yaptığımız hatalar, başımızı göğe bile kaldırmaktan hayalı… Yakup olup Rabbimize şikâyet ediyoruz keder ve hüznümüzü kimi zaman; kimi zaman da sabırlar dileyerek Yusuf oluyoruz yıllarca hasretlik acısı çekerek… En nihayetinde yine ve yeniden diyoruz; tüm çıkışların merhametlilerin en merhametlisine vardığının bilinciyle…   

 Ve Yüce kitapta ismi zikredilen ay;  Ramazan...

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara/185)

        Bu ay; saatlerimizi işgal eden suni sıkıntıları bir kenara bırakıp, daha güzel bir kul olabilme ya da fayda sağlamayan, zihnimizi de kalbimizi de kirleten o çirkin sözlerden nasıl uzaklaşma yolunu aramalıyız kendimize diye sormak için mükemmel bir zamanlamadır… Sadece iyi insanlar aramanın yetmediğini, iyi olma bilinciyle de hareket etmek gerektiğini anlama vakti… Ve belki de en can alıcı cümle; Allah’ın verdiğini, Allah için veren yani infak eden bireyler olma vaktidir; Ramazan… 

        Peygamber Efendimiz, Ramazan ayında diğer aylardan daha fazla ibadet etmiştir. Bir hadisinde Ramazan’la ilgili olarak şunları müjdelemiştir. "Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlayıp duaları kabul eder. Allah bu ayda sizin hayır hususundaki yarışmanıza bakar ve sizinle meleklerine karşı övünür. Allah'a hayırlı ameller takdim ediniz.”

       “Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için içlerinde ebedi kalacakları Naim cennetleri vardır. Allah (bu konuda) gerçek bir vaade bulunmuştur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Lokman 8/9)

           Son olarak, okyanustan bir damla mesabesinde anlatmaya çalıştığım;  Kur’an-ı Kerim’i çokça okuyup, Allah’ın ilahi buyruklarını layıkıyla anlama, yaşama ve örnek olmanın nasibine varmayı dileyerek;  bu bağlamda konuşanlardan değil, koşturup yorulanlardan olmak olsun nasibimiz… Genelde tüm ömrümüze,  özelde ise Ramazan ayına kaç salih amel sığdırılabilir, kaç arınma, kaç bağışlanma ve kaç razı olunmuşluk hikâyesi? Ey Kur’an şehr-i Ramazan, bizleri rıza-i ilahiyeye ulaştırmadan veda etme ne olur… Vesselam…