Hemen hepimiz; ölümü ve birgün kendimizin de öleceğini biliriz
Zahmetsiz zamanlarda, çareler tükenmemişse, yakınlarımız ölümemiş veya ölümle pençelemişse; ölümü pek his etmez ve kendimizden de uzak tutarız.
Şeytan ve avaneleri "doğanın kanunu", "herkes gibi sende öleceksin", "ölüm kaçınılmaz" ,"ölümü fazla düşünme keyfine bak", "bir daha mi dünyaya geleceksin doya doya..." ve benzeri bahanelerle devreye girer, ölüm gibi bir hakikati basitleştir, his edilmesini ve tefekkürü önler.
Dünya tammahı, mal ve muvki hırsı, haksızlıklar ve daha nice kötülüklerin sebebı; ölüm ve sonrasını yanı mahkem-i kubrayı unutmaktır.
Oysa olması gereken "hiç ölmeyecekmiş gibi dunyaya; her an ölecekmiş gibi ahirete" çalışmaktır. Dünya ve ahiret saadeti dengeleme ve "hesaba çekilmeden önce hesabı yapmaktır."
"Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır." (Mülk suresi; 2 ayet)
Doğum ile başlayan hayat serüvenimiz, akıl, balığ olmakla mükllef; yani Allah'ın emrini gücümüz nisbetinde yerine getirmekle mesul ve imtihana tabi tutuluruz.
Ölüm ile dünya hayatı biter ve amel defterimizle başbaşa kalırız.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"Bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız!" (Tirmizi)
Bediüzzaman:
"Ey hizmet-i Kur'aniyede arkadaşlarım! İhlası kazanmanın ve muhafaza etmenin en müessir bir sebebi, rabıta-i mevttir. Evet ihlası zedeleyen ve riyaya ve dünyaya sevkeden, tûl-i emel olduğu gibi; riyadan nefret veren ve ihlası kazandıran, rabıta-i mevttir.
Yani: Ölümünü düşünüp, dünyanın fâni olduğunu mülahaza edip, nefsin desiselerinden kurtulmaktır..." (lemalar)
Ölüm gelmeden önce ölümü his etmeyi, hesaba çekilmeden önce hesap yapmayi ve terazide salih ameli ağır olanlardan olmayi Allah bizlere/si
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.