Diyarbakır çok hareketli
Sakin bir kafayla kenti izliyorum.
Tam bir metropol kent.
Çok kalabalık, çok hareketli, genetiğindeki ‘Ben büyüğüm’ den kaynaklı olsa gerek, sürekli büyüyen bir kent, Diyarbakır. Kadim kent tabiri bu nedenle yakışıyor Diyarbakır’a. Her türlü saldırıya karşı asil ve asaletli duruşunu bozmuyor, kin tutmuyor, her geleni içine alıyor, adeta kutsuyor. Bu nedenle hep büyük, sürekli büyüyor.
Çocukluğumuzdan, gençlik yıllarımızdan kalan tanıklıklarımızı sorguluyorum; bütün uğraşlara rağmen tarih-kültür-turizm birlikteliğinin ortak başarısı bir türlü sağlanamıyordu. Bu kısır döngü her ne kadar sadece Diyarbakır’ın, Mezopotamya coğrafyasının tek başına marifeti olmasa da, ülkenin genelini ilgilendirse de, bu konudaki bilinç düzeyinin dünya ile entegre olmasıyla birlikte vücut bulduğunu söylemek yanlış bir değerlendirme olmaz.
Çocukluğumuzda surların tarihsel varlığının dünya çapında olduğu konusunda çok da bilgi sahibi edilmedik. Mezopotamya coğrafyasının tarihsel gerçeğini, Diyarbakır’ın taş duvarlı evlerinin, bu evleri koruyan kalkan biçimindeki taş surlarının koruyuculuk görevlerini okudukça, gezdikçe, bilinç düzeyimiz arttıkça öğrendik, öğrenmeye devam ediyoruz.
Şu gerçek ki, derya-deniz bir coğrafyanın, onun içindeki çok kıymetli kent olan Amida’nın, Diyarbakır’ın bir parçası olmanın ne kadar kıymetli, anlamlı olduğunu anladığımızda kendimizi 12 Eylül darbesi gibi kötü bir girdabın içinde bulduk, uzun yıllar süren içerideki çatışma hali, bizleri coğrafyanın kadim tarihsel nimetlerinden uzak tuttu.
Şimdi, yeni bir yüzyıla doğru yol yürüyoruz, kısmet olursa her iki yüzyıla da tanıklık eden bireyler olacağız çoğumuz. Sürekli bir değişim, gelişim var, önlenemez, engellenemez bir yol yürüyüşü içinde Diyarbakır.
Büyüyor, büyütüyor.
Gelişiyor, geliştiriyor.
Modern kentsel gelişim; Siverek’e, Ergani’ye, Silvan’a, Bismil-Çınar’a doğru yayıldıkça yayılıyor.
Kenti sakin kafayla, yüreğimi koyarak izliyorum.
İbre sürekli hareket halinde, bütün yönlere doğru, sonra bütün yönlere ayrı, ayrı çalışan ibreler tekleşiyor, tek yöne dönüyor, bir tek yeri gösteriyor.
Yani Sur bölgesini gösteriyor.
Bütün herkes, içerideki, dışarıdaki, eskiler, yeniler, her kim var ise; eskiden olduğu gibi, halkların, dinlerin, dillerin, mezheplerin ortaklaştığı 5,5 kilometrelik alanda buluşuyor, burada büyüyor Diyarbakır.
Her şeye rağmen, acılara, ölümlere, yıkımlara rağmen adeta küllerinden yeniden doğan bir kent olmak, çok sayıda medeniyetin, uygarlığın mirasçısı olmak çok kıymetli, bunların tamamı sur içiyle de sınırlı değil artık, dünya bizi izliyor.
Tarih-kültür-turizm buluşuyor.
Diyarbakır büyüyor.
Diyarbakır çok hareketli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.