Demokratik süreç vakti
Hayat bu; bazen çok istediğimiz bir şey/şeyler zamanlama nedeniyle vakte denk gelemeyebiliyor, uzun bir zaman sonra vakti geldiğinde hayat buluyor. Kişisel ve toplumsal manada da durum aynı, o nedenle meseleleri yaşamın gerçekleri olarak yorumluyoruz, yaşam sürecine emanet ediyoruz.
Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklama, PKK’nın ‘Ateş kes’ ilanı üzerine böyle bir değerlendirme yapıyorum. 40 yılı aşkın bir sürecin parçası olan Kürt meselesinden kaynaklı ‘çatışmalı süreci’ değerlendirdiğimizde; Barış, çözüm, silahların bırakılması gibi çok sayıda denemenin tanıkları olduk. Ölümleri, kayıpları, annelerin, ailelerin yaşadıklarını, akan gözyaşlarını çok daha farklı bir zeminde konuşmak, değerlendirmek gerekiyor. Kısa bir yazıda değerlendirilemeyecek kadar kıymetli olan bu durumu, ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ mantığı içinde çok özel konuşmak daha anlamlıdır diye düşünüyorum.
Sayısız çağrı, girişim, deneyim yaşanmasına rağmen olmadı; devam etti ve bugünlere kadar kendini taşıdı. Şimdi, çok tartışmalı bir zeminde olmasına rağmen, sonuç almaya yönelik bir süreç var ve 40 yıllık beklentinin vücut bulduğu bir sürece evirildi.
Bana göre; şimdiki zamanda yaşadıklarımızı 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra da yaşayabilirdik. Böyle bir ortam oluşmuştu; Ancak, olmadı. İç ve dış etkenler, yeterli tecrübenin henüz oluşmaması ya da tarafların birbirini ikna sürecinde yaşananlar o gün olması gerekeni erteledi.
PKK, 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra yapması gerekeni şimdi, 10 yıl sonra yaptı. Şartlar, beklentiler, karşılıklı talepler bir sürecin ürünü olarak gerçekleşiyor. Sürece inanmak sosyalist bir mantık olmakla birlikte sınıfsaldır, sosyal demokrat anlayışın bir parçasıdır, genel anlamda toplumsal kazanca hitap eder.
Toplumda beklenti çok yüksek olduğu için, ‘Süreç yeni başlıyor’ yorumları yapılıyor. Ben de katılıyorum bu yoruma. Dolmabahçe’den bugüne uzanan süreçte ciddi deneyimlerin olduğu gerçeğini gözden kaçırmamak gerekiyor. Suriye’deki gelişmeler, Ortadoğu’nun yeniden dizaynı meselesi, vaktin geldiğine işaret ediyor.
Yani, ‘Şartlar oluştu’ gibi düşünüyoruz.
Silahlı mücadelenin çağın ruhuna uygun düşmemesini de değerlendirmeden ayrı tutmamak lazım.
O zaman; ‘Şimdi, Demokratik süreç vakti’ deyip, toplumsal geleceği inşa etmeye adanmış bir süreci başlamak gerekiyor. Herkesin, her kesimin içinde olacağı TBMM çatısı altında yürütülmesi gereken bir süreç bizi bekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.