Bir afiş gördüm. Diyarbakır büyükşehir Belediyesinin kültür etkinliğini anlatıyor. Müslüm Gürses’i anma konseriyle ilgili vatandaşları da davet eden bir afiş. 11 Mart’ta saat 19.00’da. Sezai Karakoç Kültür Merkezi adresinde gerçekleşecek konser.

Konsere, Müslüm Gürses’in şahsiyetine, müziğine de hiç karşı değilim.

Ama yadırgadım ve manidar buldum.

Anlatayım, niye?

Covid-19 denen bir bela var, Sağlık Bakanlığı bizleri her gün uyarıyor; maske-temizlik-hijyen-düğün-dernek-toplu yemek-nikah-toplantı-kongre gibi etkinliklerden uzak durmamızı istiyor.

Kısıtlama işi yeni bitti ancak, covid-19 belası devam ediyor.

Diyarbakır mavi’den sarıya döndü.

Tehlike var!

Tam da böyle bir ortamda Müslüm Gürses’i anma konseri.

Çok mu acil?

Anmasak gönlü mü kalır rahmetlinin?

Sonra Şanlıurfa dururken Diyarbakır’ın üzerine vazife mi?

‘Bu kadar sıkıntıdan sonra moral olsun, vatandaş Müslüm babayla neşelensin’ diye yapılmış bir programsa, bir diyeceğimiz yok, diyeceğim, ancak Müslüm baba ile daha fazla hüzünlenir vatandaş.

Yani, zamanlama, seçim, tercih de yanlış!

Vatandaş zaten dağılmış vaziyette, üzerine tuz, biber ekecekler.

**

Bu tür gereksiz, zamana ve mekâna uymayan durumları eleştirip, yazınca da; ‘yapılan hizmetleri boşa çıkardığımız’ konusunda suçlamalar yapılıyor.

**

Şimdi, ‘Müslüm Gürses Türkiye’ye mal olmuş bir sanatçı, anma o nedenle’ diyecekler, zamanlama, toplu davet konusunda tek kelime etmeyecekler.

Ben de diyorum ki; her kentin kültürü, sanatı, sanatçısı, duruşu kendisiyle ilgilidir, özgündür. Yapılacak bir etkinlik var ise, bu çerçeve içinde değerlendirilir, öyle yapılır. Bu çerçevenin dışına çıkılıyorsa, mutlaka birilerinin önerileri değerlendiriliyordur. Mevcut başka bir organizasyonun partneri olunuyor, birilerine 3-5 gelir yolu açılıyor.

Öyle olmasa; bayram değil seyran değil, halka yönelik bu öpücük niye?