Birsen İnal

Birsen İnal

KAN ÇİÇEKLERİ AÇARSA ŞAŞMAYIN

KAN ÇİÇEKLERİ AÇARSA ŞAŞMAYIN

 

 

Yasağın kısmen kalktığı söylenen Sur’a gidemedim bu gün de… Nasıl gideyim bilmiyorum ki…

Gidemiyorum n’olur kınamayın beni. İstiyorum ki Sur eski haliyle kalsın usumda… Ki eski halinden eser yok onu da çok iyi biliyorum…

Hayal ediyorum gittiğimi ve polis kontrolünden geçtiğimi. ‘Nasıl olur ya?’ diyorum, insan kendi kentinde kenti devleti tarafından esir olur mu? Bu nasıl bir zihniyettir Tanrım? Akıllara durgunluk bir hal… Hadi gittim diyelim, polis kontrolünden geçtim ağzım dolu dolu sözcüklere gebe ve ben bayılmak üzere bir haldeyken…

Adımlarım geri geri giderken, yüreğim avuçlarımda girdim Gazi caddesine. ‘Gözüm kör olaydı görmeyeydim!’ diye diye öldürülüp ölüsüne bile yaklaşmamıza izin verilmeyen, küçelerinin köşe başları tutulmuş kentimin yıkıntıları arasında nasıl dolaşırım? Gülüşleri yüzlerinde donmuş, elleri böğründe, cepleri boş, evleri virane, dükkanları talan edilmiş, çaresiz ve umutsuz bir bekleyiş içinde köşe başlarından küçelerini görmeye çalışan, barikatlarla köşe başları tutulmuş o küçelerde şu anda ne olup bittiğini bilmeyen ve  ‘Sesimizi duymadınız mı?’ diye haykıran insan kardeşlerimin yüzüne nasıl bakarım? Kamyonların taşıdığı hafriyatın arkasından koşturup ‘Belki bir iki parça sağlam kalmış eşyamı kurtarırım.’ diyen bacılarımın yüzüne bakmaya yüzüm yok Vallahi…

Ya çocuklar… Zor bela edindikleri belki de annelerinin çalıştığı evlerde atıklar içinden toplayıp getirdiği oyuncaklarını arayanlar, elinde mülteci olarak gittiği akraba evinde bulduğu yeni tekerleği bulursa kırık bisikletine takma umuduyla yıkıntılar arasına gezinen o çocuklara ‘Bebekleriniz kurşunlanarak yıkık evlerinizin pencerelerinde şu anda teşhir ediliyor.’ mu diyeyim?’

‘Lağım temizleyerek aldım ben o eşyalarımı. Ömrüm êl işinde geçti, daha yeni almıştım çamaşır makinemi xoca… Kıymazdım ki içinde çamaşır yıxîyam xoca… Dêyisen makinem sağlam durî? İnanmîyam ama gene de umudumî itirmîyem… Perdeleri bahan işe gêttiğim evin xanımî vermişti, deyidim ki bayramda taxam… Bombalar patlîdi ma ben inanmîdim tam da o sırada ben balkonumî badana edîdim… Gündüzleri êl işinde çalıştım, yorgun argın eve geldıxtan sonra eceleri sabahlara kadar oturdum, qızıma çeyiz yaptım. Acaba onlar ne oldî, deyîsen onlarî da parçaladîlar…’diye söylenip ağlayan bacıma ne cevap veririm ben ‘Sur’a gittim dersem?’

Saçının teline kurbanlar adadığı kızı Sur’da kalan eli yüzünde, gözü çok derinlere dalan ve ağzını bıçak açamayan ama ne düşündüğünü çok iyi bildiğim babaya, duvar yazılarını mı okuyayım? Anasını sadece fotoğraflarından tanıyan, anılara çok değer veren oldukça duygusal eski komşuma fotoğrafların paramparça edildiğini, anıların silinmek istendiğini mi söyleyeyim? Komşuluğun bitmediği, komşuluğu düne kadar yaşatan ve komşusunu yana yakıla soran bacıma ‘Sur’da göç katar katar!’ mı diyeyim giden kamyonetlerin ardında gözyaşının sel olduğu yerden…

‘Bütün ömrüm bir göz evim olsun diye geçti xoca… Gece sabahlara kadar oturarak tentene işledim, gözümü kör ettim nihayetinde bir dikiş makinesi aldım. Başladım terzilik yapmaya. Kuruşu kuruşa ekledim. Yazın fındığa gittim, amelelik yaptım, yemedim içmedim bir göz ev aldım. Ya o evim yıkılmışsa ben ne yaparım xoca?’ diye soran Terzi Xanım’a ne derim? ‘Sen evini düşünüyorsun xanım ama koca bir kente el konuldu.’mu diyeyim…

Çocuklarının cenazesini alamayan analara; ‘Yapılanların üstünü örtmek için hafriyatların Dicle’ye döküldüğünü, o hafriyatların içinde insan bedenine ait uzuvların olduğunu ve havalar ısındıkça çöplükte ‘KAN ÇİÇEKLERİ AÇARSA ŞAŞMAYIN!’ MI SÖYLELEYİM…

Yok, kardeşim ben Sur’a gitmiyorum gidemem de…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Birsen İnal Arşivi
SON YAZILAR