Hukuk devleti ‘sözde’ olmaz!
Yönetenler, hukuk devletini yönettiklerini ilan ediyorlarsa, onun gereğini yerine getirecek ki, hukuk kavramı ‘sözde’ kalmasın, uygulansın. Ülkenin yurttaşları da bunu görüp; ‘evet, benim ülkemde hukuk işliyor, bizi yönetenler adaletli, böyle bir ülkede doğduğumuz, yaşadığımız için çok şanslıyız’ diyebilsin. Dünyanın çok sayıda ülkesinde olduğu gibi, bizim yaşadığımız bu topraklarda, bu coğrafyada bu cümleyi sarf etmek için eksik olan ne?
Mutsuz bir toplumu yönetmenin yöneticiye vereceği hazzın ne olduğunu düşünüyorum, düşünmeye çalışıyorum; arıyorum, yok karşılığı!
Devlet erkini siyaseten elinde bulunduran yöneticiler, devletin temelini oluşturan, devleti bizzat var eden yurttaşlarıyla didişir mi?
Demokrasilerde didişmez, uzlaşır.
Çünkü devlet halk için vardır.
O nedenle, bir ülke yönetilecekse hukukla, eşit yurttaşlık haklarının gerçek anlamda paylaştırılması ile yönetilir.
Osman Kavala, Selahattin Demirtaş’ın şahsında hukuksuz yargılanan çok sayıda bireyin neden tutukluluk hallerinin devam ettiği sorusunun yanı sıra, AYM ve AİHM kararlarına rağmen hala neden serbest bırakılmadıklarının sorumluluğu giderek keyfiyete dönüştü.
Enis Berberoğlu davası ise, hukuk adına başka bir rezalet. TIR’larla başlayan hikâyenin ihlal davası iki kez AYM katında kabul görmesine rağmen alt mahkemelerde kabul görmüyor. Anayasa mahkemesinin kararları geçerli değilse biz bu ülkede hangi hukuktan, hangi hukuk devletinden söz edeceğiz. Normalde Enis Berberoğlu’nun hiç yoktan iptal edilen Milletvekilliğinin şu ana kadar iade edilmesi gerekiyordu.
Kavala, Demirtaş ve Berberoğlu davalarındaki duruş, hukuk devleti kavramını tartışmalı hale getirmiştir. Kavala ve Demirtaş konusunda AİHM’e karşı geliştirilen sert tavır, yabancıların işimize karışması gibi bir algıya dönüştürülebilir, ancak Anayasa mahkemesinin yüceliği konusundaki aymazlığı hukukun neresine oturtacağız. Bu ülkede Anayasa mahkemesinin kararları uygulanmıyor, tartışılır hale getiriliyorsa, imza attığımız halde AİHM kararları uygulanmıyorsa, hukuk devleti olduğumuz konusu elbette ki tartışmalı hale gelecektir.
Hukuk egemenlerin hakkını korumak gibi bir sonuca hitap etmiyor, bir toplumdaki en küçük bireyin, hatta anne karnındaki ceninin hakkını korumak gibi bir sonuca hitap ettiği içindir ki, ‘hak hukuk adalet’ kavramları yan yana duruyor.
Devlet hukuktur, devlet erkini elinde bulunduranlar devleti acze düşüremez, hukuku devlet adına uygulamakla mükelleftir. Halk, kendisine ait erk yetkisini bu nedenle yönetenlere geçici olarak devrediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.