Corona ve İnandırıcılık
İşin ucunda ölüm olmasına rağmen CORONA tedbirlerini pek ciddiye almıyoruz. Düğünlerde, AVM. de, Pazar yerlerinde, banka önlerinde, Ptt, hasta hanelerde… Yasal düzenlemelere ve de denetimlere (bana göre yapmacık) rağmen maske takma ve sosyal mesafeye pek uymuyoruz.
CORONANIN “Hastalığın sıcaklıklarla birlikte azalacağı” tahmini; Diyarbakır, Batman, Mardin… Gibi illerdeki yaz ayının en sıcak günlerinde dahi vaka sayısındaki artış ikinci dalganın olması endişe vericidir.
Birçok evde çıkan pozitif test sonucuyla uygulanan karantina tedbirleri yanı 15 günlük ev hapsi, her gün duyulan ölüm haberleri ki bazen tanıdık ve akrabalarımızın da ölenler arasında olması ve artan vaka sayısı da galiba bizi etkilemiyor.
Aslında CORONA konusunda hassasiyetimiz ve korkumuz var da bilim kurulu ve bilim insanının açıklamaları olan tedbirleri alma konusunda pek duyarlı olmuyoruz.
Halk ile bilim insanı arasında; güven veya inandırıcılık konusunda sıkıntımı var? CORONA gibi bulaşıcı bir hastalıkta dahi bilim insanının sözleri ve tedbir önerileri pek kale alınmıyor ki yasal düzenlemeler zorunlu hale geliyor.
Bilim adamı ile halk arasında inandırıcılığın zayıf olması, hatta kopukluğun varlığı, başta bilim adamları olmak üzere derinden analiz edilmeli, sebep ve sonuçları tahlil ile güven bunalımı giderilmeye çalışılmalıdır.
Osmanlı döneminin gerileme dönemiyle başlayan devletin kutsiyeti için dini değerlerin kullanılması dine faydası olmadığı gibi Osmanlının yıkılmasını da önlememiştir. Ahlak, adalet, edep, haya, kul hakkı ve benzeri İSLAMDA, imandan sonra en önemli prensipleri toplumda giderek azalmasına ve mumla aranır haline gelmesine sebep olmuşlardır.
Fransız devrimi ile oluşan sol (bizdeki tabir) ve ilerici olarak kendini tanıtan kesimin din ile mücadele etmeyi “MUASSIR MEDENİYETLER” seviyesine çıkmanın temel prensip kabul etmeleri de ülkemizi “muasır medeniyetler” seviyesine çıkarmadığı gibi kısır çekişmeye ve nice mağduriyetlerin oluşmasından öteye bir faydası da olmamıştır.
İlericiler de müspet fen ve ilim, teknoloji ve sanayi, üretim ve kalkınmada öncü olmamışlardır. Müslümanın sakalı, giyimi, çarşafı, türbanı, Cuma namazı, nikâhı… İle uğraşmayı marifet bilmişlerdir.
Günümüzde ve de CORONA sürecinde bana göre; Dinci (dindar demiyorum) ve ilerici geçinenlerin iflas ettiği ve toplumda pek değer bulmadığı gerçeğidir.
Toplumun değerleri ile barışık olmayan ve değer vermeyen bilim adamlarının CORONA hastalığı ile ilgili bunca doğru tavsiyeleri halk nezdinde karşılık bulmadığı gerçeğidir. Aynı şeyi dinciler için söylemek de pek yanlış olmayacağı gerçeğidir.
İdeolojiye dayalı, “ben doğruyum” düşüncesine karşı, hizmete dayalı ve “ben de doğruyum” düşüncesine dönülmelidir.
Lütfen bana bir şey olmaz mantığıyla hareket ederek CORONAYI hafife almayalım. Vatandaş olarak doğrulara uymaya ve özellikle sosyal mesafeye çok ama çok dikkat edelim.
Coronanın şakası yok. Bu hastalığı atlattım bir daha yakalanmam rehavetine kapılmayalım. Testleri pozitif çıkıp hastalığı hafif geçenlere bakarak aldanmayalım.
Şimdi sosyal dayanışmanın ve coronaya karşı bir ve birlik zamanı. Mücadeleye hep beraber yürütme ve direnme zamanı.
Selam ve dua ile
Fatih yokuş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.